Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hayvanlar hakkında bilgiler

Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:39 am

Hayvanlar Alemi Hakkında Bilgiler..




Hayvanlar hakkında bilgiler 800pxafricanlionpantherpc5


Özellikleri



Afrika aslanı, savanların en büyük yırtıcısı, dünyanın en büyük ikinci
kedisi(en büyük kaplan) gibi unvanları elinde bulunduran 4 büyük
kediden bir tanesidir.Erkek aslanın boyu 90 cm’i kuyruk olmak üzere
2,70 metreyi, ağırlığı ise 260 kiloyu bulabilir. Dişiler ise bunun
neredeyse yarısı kadardır. Postu kahverengimsi sarıdır. Erkeğin yelesi
kahverengimsi sarıdan siyaha kadar değişir. Geniş alınlı, güçlü çeneli,
uzayıp çekilebilen tırnaklı, sarımtırak kısa ve yatık tüylüdür.
Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Erkek aslanın başının etrafı uzun ve güzel
bir yele ile süslüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem,
kızdığı zaman kabarır. Çok güçlü ve cesur olduğundan dolayı hayvanların
kralı olarak adlandırılır. Vahşi hayatta bilinen en güçlü birinci
saldırgan kedidir. Korkunç kükremeleri 5 km ileriden
duyulabilir.İnsanları av olarak kullanabilirler.

Beslenme

Afrika aslanı çoğunlukla etobur
olmakla birlikte bazen yere düşmüş meyveleri de yer. Protein, yağ,
karbonhidrat ve maden tuzlarına ek olarak vitaminini çoğunlukla bu
meyvelerden ve avlarının iç organlarından alırlar. Aslan, tipik bir
şekilde önce avın iç organlarını ve arka kısmını yer. Sonra yavaşça
başa doğru gelir.Hayvanat bahçelerinde verilen etlere vitamin de
eklenirse hayvan en iyi şekilde gelişir ve başarıyla ürer. Avı çoğu
zaman dişi öldürür; fakat her zaman öncelik erkek aslanındır. Sonra
sıra dişiye gelir. Yavrular ise sona kalır. Aslan, genellikle antilop
ve zebraları avlar. Fakat bazen kamış sıçanı gibi küçük avları yakalar.
Çiftlik hayvanlarına da saldırdığı olur. Hatta insanları bile av olarak
seçebilir. Fakat asıl avları bir araştırmayla şöyle belirlenmiştir:
gnu, impala, zebra, su antilobu, kudu, zürafa. Daha sonraki bir
araştırma ise bu avları şöyle listelemektedir: Su antilobu, gnu, kudu,
zürafa, samur antilobu, çessebe, zebra, Afrika mandası, rebok. Fakat
Afrika aslanları bazen Afrika filleri ve suaygırlarına saldırabilir.
Fillerin devasa kulakları insanların duyamayacağı sesleri duyacak kadar
hassastır. Fakat gecenin sessizliğinde bu kulaklar hiçbir işlerine
yaramayan bir yükten başka bir şey değildir. Ayrıca fillerin görüş
yetenekleri fazla iyi olmadığından gece çok savunmasızdırlar. Fakat
aslanlar kedilerde olduğu gibi geceleri insanlardan 6 kat daha iyi
görürler. Bu yüzden de filleri iyi bir grup çalışmasıyla kolayca alt
edebilirler. Suaygırlarına da suyun dışında; yani en savunmasız
anlarında saldırarak onları öldürebilirler. Yaşlı ya da yaralı
aslanlar, çevik avları yakalayamazlar. Bu durumda çiftlik hayvanlarına
saldırabilir. Hatta insanları bile av olarak seçebilir. Özellikle kadın
ve çocuklara saldırmak bir alışkanlığa dönüşebilir. Bir keresinde bir
grup aslan, Tsavo’daki işçilere saldırarak Uganda demir yollarının
döşenmesini durdurmuşlardır. Ayrıca ilginç bir şekilde köpekleri de
öldürebilir, fakat onları yemezler.


En son Alphonso tarafından Perş. Şub. 04, 2010 10:42 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:41 am

Akvaryum Dünyasına Giriş ve Akvaryum



Türkiye'de akvaryumlarla ilgilenen insan sayısı hızla artmakta. Çok
azımız bu hobinin ne kadar uçsuz bucaksız başka canlılar ve daha pek
çok şey karşılayabilir. Bu yüzden dışardan bakan bir insan akvaryum
hobicilerinin bu işle neden bu kadar uğraştığını haklı olarak anlayamaz.



Bu işin neden bağımlılık yaptığını anlatmak da bizim görevimiz.



Akvaryumla ilgili yanlış bilinen pek çok şey var. Bunların en temel
olarından bahsetmek akvaryumculuğu tanıtmak açısından faydalı
olacaktır:



Akvaryumculukla İlgili Yanlış Bilinenler



Balıklar Yavrularını Yerler.
Doğru bazı balık türleri yavrularının yer ancak pek çok Tatlı Su ve
Deniz balığı yavrusunu bırakın yemeyi insan gibi bakar ve büyütür.
Hatta bunu enteresan yolla yapanlar bile var.



Hayvanlar hakkında bilgiler Z15

Fotoğraftan da görülebileceği üzere "Akvaryumların ve Amazon'un Kralı"
Discuslar yavrularını üzerlerinden süt gibi salgıladıkları mukoza ile
besler ve büyütürler.



Akvaryumu Temizlemek Çok Zor.
Hayır. Sanılanın aksine akvaryum temizliği çok kolaydır. Akvaryum suyu
tamamen boşaltılmaz en fazla 1/3'ü değiştirilir. Bunun da uzun hortum
ve bir pompa vasıtasıyla kolayca yapabilirsiniz.



Büyük Akvaryumun Bakımı Çok Zordur.
Hayır. Büyük akvaryumların bakımı çok daha kolaydır. Küçük
akvaryumlarda su değerleri daha çabuk değişir ve bozulur oysa büyük
akvaryumlarda sistem çok daha sabit ve sağlıklı işler. Büyük
akvaryumların sadece kurulumu pahallıdır.



Akvaryum Pis Kokar.
Akvaryumun kendine has rahatsız edici olmayan bir kokusu vardır ve bu
koku sadece yakından alınabilir. Ancak sağlıksız yetersiz bakılan
akvaryumlar ağır koku yapar.



Balıklar çok soğuk canlılar. Tabi ki bir balığın köpek gibi cana yakın olması beklenemez ancak yine de oldukça cana yakın balıklar da vardır. Örneğin [ Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

adlı balık hatta oyun oynatılıp su üzerindeki çemberin içerisinden bile atlatılır.



Yazının devamında akvaryum hobicilerinden “akvaristler” olarak söz
edeceğim. “Akvaristlik” suya birkaç balık atıp bakmaktan çok çok
ötedir. Akvarist doğayı taklit etmeye çalışır; doğanın tonlarca suda
yaptığını zor şartlarda yaşayan türleri beslersiniz.



Akvaristlikte 3 aşama vardır:

1-Bilmiyorum aşaması

2-Biliyorum aşaması

3-Bu hobiyle ilgili her şeyi öğrenemem zevklerim doğrultusunda araştırayım aşaması.



1- Hobiciliğe başladığımızda gördüklerimizden yenilikler yaparız ve
yavaş yavaş öğrenmeye başlarız. Bu sırada yeni başlayanlara da
üstatlarımızla beraber öğrendiklerimizi aktarmaya başlarız. Artık
olayın mantığını yavaş yavaş öğrenmeye başlamışızdır. Bir şeyin
mantığını öğrenmek çok önemlidir. Bu dönemde çok soru sormak yerine çok
araştırma yapmak gereklidir. Sorulacak temel sorular zaten sorulup
cevaplanmıştır.



2- Su biyolojisi onlara bu şartlara bakmak ise artık ticari amaç gütmek olmuştur ve iş hobiden çıkmıştır.



3- Üretimcilerin hemen hemen tamamı er ya da geç balıklara elveda deyip
üretimi keserler. Bu ticari dönemde kendilerini geliştirmediklerinden
ve balıklardan soğuduklarından bu kadar uğraşın kaymağını yiyecekleri
zamanı kaçıracaklardır. Hobici olarak devam edenleri ise artık yol
ayrımı beklemektedir. Bakılması ucuz soğutma sistemleri tasarlamaya
çalışırsınız.



Akvaryum hobisinin hobicilerin karşılaştığı 3 zayıf zinciri vardır.
Kötü niyetli akvaryumcular sonra akvaryumunuzda değerlendirip kendi
doğrunuzu siz seçin.



Bu hobi çok başka bir hobidir; hiç ummadığınız fizik ömrünüz veya uğraşmaya çalıştığınız süre çizer.



Yoksa karadaki yaşam çok mu karmaşık geliyor? Sadece şunun düşünün;
hayat önce suda başladı ve Dünya'nın sadece yüzde 29'u karadan ibaret.



Bu sonu belirsiz hobiye başlamak istiyorsanız ilk adımı buradan atabilirsiniz.



Sitemiz; insanları akvaryum dünyasına sokmayı Türkiye'de hobinin
gelişmesini ve en ucra köşelerdeki evlere yayılmasını amaç edinmiştir.
Yapılan bölümlerin hepsi doğrudan veya dolaylı olarak bu amaca hizmet
eder. Sitemiz hakkında daha fazla bilgiyi menüde Tanıtım Bölümü
başlığındaki Kullanım Kılavuzu sayfasında bulabilirsiniz.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:41 am

ARIDAKİ KUSURSUZ VÜCUT TASARIMI

Dünyanın
en tanınmış bilgisayar dergilerinden Byte'da yer alan bir haber,
balarıları hakkında son derece ilginç bilgiler içermektedir.

Dergi
bilgisayarlarla arı beynini karşılaştırmaktadır. Dergide yer verilen
bir araştırmanın sonuçlarına göre, arı beyni, dünyanın en gelişmiş
bilgisayarlarından daha hızlı çalışmaktadır. Bugün en gelişmiş
bilgisayar saniyede 16 milyar işlem yapmaktadır. Arı beyninin işlem
sayısı ise bunun tam 625 katı, yani 10 trilyondur.

Üstelik
arı beyni bu kadar fazla işlem yaparken bilgisayardan çok daha az
enerji tüketmektedir. 10 milyon arının tükettiği enerji, ancak 100
wat'lık bir ampulü yakmak için harcanan enerji kadardır (Arının beyni
10 mikrowattan daha az enerji tüketir).111

Arının
beyni ile ilgili yapılmış olan bu karşılaştırmada da görüldüğü gibi,
arıların vücut yapılarında kusursuz bir tasarım vardır. Arının her
organı şu andaki görevlerini yerine getirebilmesi için özel olarak
tasarlanmıştır. Örneğin arının iskeleti son derece sağlamdır, solunum
sistemi havayı daha iyi kullanarak, dokulara daha fazla besin
ulaştıracağı bir yapıya sahiptir. Kas yapısı ise vücudun her
bölgesinde, ihtiyaca göre farklı özelliklere sahiptir. Örneğin
kanatlarındaki kaslarında daha fazla oksijen sağlamak için diğer
kaslarda bulunan dış zar yoktur. Aynı şekilde koku alma ve tat alma
sistemlerinde de arının çiçek toplama gibi görevlerine son derece uygun
bir tasarım söz konusudur.

Hayvanlar hakkında bilgiler 126aARININ İSKELETİ
Arılarda
diğer böceklerde olduğu gibi sert kabuklardan oluşmuş bir dış iskelet
vardır. Bu dış iskeletin temel bileşiği kitin denen eklemli sert bir
tabakadır. Bu tabakalar dış iskelet yapısını oluşturacak kadar sağlam
nitelikte yaratılmışlardır.112

İskeleti oluşturan diğer maddeler ise, su, protein ve yağdır.
SOLUNUM SİSTEMİ
Arıların
solunum sistemi dışarıya açılan solunum delikleri ile başlar. "Trake
sistemi" denilen bu sistem arının vücudundaki her organa rahatlıkla
ulaşacak şekilde dallara ayrılmıştır. Trake kolları genişler ve hava
keselerini oluşturur. Az sayıda ama büyükçe olan bu hava keseleri,
havanın depo edilmesi için kullanılır. Keselerden çıkan ince dallar ve
borular dokulara kadar uzanır. Arılar, bu keseleri sıkıştırmak
suretiyle vücutlarındaki dolaşımı hızlandırırlar, bu sayede dokulara
besin ulaşımı da hızlanmış olur.113

Hayvanlar hakkında bilgiler 126b
Damarlı
havalandırma sistemi, işçinin vücuduna hava girip çıkmasını sağlayan
nefes alma deliklerinden ve havayı hücrelerin içine ve dışına taşıyan
ana trake ve hava keselerinden oluşur.
Hayvanlar hakkında bilgiler 127a
< KAS YAPISI
Arıların
vücutlarındaki her kas farklı sayıda kas liflerinden oluşmuştur. Kas
lifleri de boyuna uzanan hücrelerden yapılmıştır. Bilindiği gibi her
canlı hücresinin faaliyet yapabilmek için enerjiye ihtiyacı vardır.
Hücrelere bu enerjiyi sağlayansa mitokondrilerdir. Arıların da hareket
edebilmeleri için, kasılma özelliğine sahip yapılara ihtiyaçları
vardır. Bu ihtiyaçları, kas liflerinin akışkan sıvısı içinde bol
miktarda bulunan ve "Myofibril" denen kasılabilir özelliğe sahip
yapılarla karşılanmıştır. Myofibriller, proteinlerden oluşur ve
içlerinde boyuna dizilmiş oval şekle sahip dev mitokondriler bulunur.
Bu sayede kas liflerinin sitoplazması enerji deposu olarak kullanılan
glikojen şeker ile dolar.

Arının hızlı
hareket eden kanat kaslarında myofibriller 2,5-3µm. çapındadır.114 Ve
son derece küçük ölçülere sahip olan bu yapılar balarısının kanatlarını
saniyede 250 kere çırpmasını sağlar.115 Arı, polen yükü ile dolu
olduğunda saatte 9 km/saat hızla uçabilmektedir. Yükü olmadığında ise
13 km/saat hız ile uçmaktadır.

Arının
hareket etmesini sağlayan kaslarının yapısı kullanım alanına göre
değişir. Örneğin kanat kaslarında olduğu gibi çok hızlı hareket eden
kaslarda yeterince oksijen sağlayabilmek için diğer vücut kaslarında
bulunan dış zar yoktur. Ayrıca hızlı hareket etmede gerekli olan
oksijenin sağlanması için arıların tüm vücutları trake (solunum)
boruları ile donatılmıştır.116

Hayvanlar hakkında bilgiler 128aHayvanlar hakkında bilgiler 128bA-
İşçilerin ön ve arka kanatları, damarlar ve uçuş sırasında arka
kanatları ön kanatlara bağlayan çengelcikler görülüyor.B- Uçuş
sırasında kuvvetin büyük bölümünü sağlayan göğüs kasları. Uzun kasların
kasılması ve dikey kasların gevşemesi göğsü dikey olarak uzatır ve
kanatları aşağıya çeker. Uzun kasları gevşemesi ve dikey kasların
kasılması ise tam tersine göğsü dışarı doğru eğer ve kanatları yukarı
doğru çeker. İşte bu yapı arının diğer pek çok böceğe göre daha iyi bir
uçucu olmasını sağlar.


KANAT YAPISI
Balarıları
uçarken iki kanatlı gibi gözükmelerine rağmen aslında dört kanada
sahiptirler. Uçarken bu dört kanatlarını sanki iki kanatmış gibi
hareket ettirirler. Bu kullanılış şekli aerodinamik kurallara daha
uygundur. Eğer bu dört kanat ayrı hareket ediyor olsaydı, uçmak için
kullanışsız olacaktı. Oysa arılar kanatlarındaki özel tasarım sayesinde
diğer pek çok uçucu canlıdan daha hızlı hareket ederler.

Balarılarında
arka kanatta bir sıra kuvvetli kanca şeklinde tüy bulunur. Bu kancalar
ön kanadın kıvrılmış arka kenarına takılır ve bu sayede uçarken iki
kanat gibi hareket eder. Dinlenme durumunda ise tüm bağlantılar
açılarak ön ve arka kanatlar serbest hale geçer.117

KOKU ALMA SİSTEMİ
Arıların
koku alma organları antenlerinin üzerinde bulunur. (Böceklerin koku
alma organları insanlardaki gibi solunum delikleri içinde yer almaz.
Solunum delikleri başlarında değil vücutlarının başka bölgelerinde
bulunur.) Anteninin içine doğru beyninden gelen koklama sinirleri
uzanır. Ancak bu sinirler koku maddeleriyle doğrudan temas etmezler.
Çünkü böceklerin vücudu -antenler de dahil olmak üzere- kabuk ile
kaplıdır.

Arı antenlerini mikroskop
altına yatırdığınızda antenin üzerinde pek çok delik görürsünüz.
Beyinden gelen koklama sinirleri bu deliklerin içinde son bulur. Ancak
bu deliklerin üzeri özel bir zarla kaplıdır ve sinir uçlarını korumaya
yarar. Buna rağmen kokuyu geçirebilme özelliğine sahiptir. Bu
deliklerin arası ise incecik tüylerle kaplıdır. Bunlar arının duyum
tüyleridir.118

Hayvanlar hakkında bilgiler 129aa
Resimlerde işi arının antenindeki gözenek levhalarından birinin büyütmüş hali görülmektedir.
Hayvanlar hakkında bilgiler 129abHayvanlar hakkında bilgiler 129c
Antenin üzerinde bulunan 7 duyu organının yapıları:
a- küçük, kalın duvarlı tüy
b- kalın duvarlı kanca
c- narin, ince duvarlı kanca
d- büyük, ince duvarlı kanca
e- gözenek levhası
f, g- çukur organ

TAT ALMA SİSTEMİ
Arıların
tat alma organları ağız boşluklarında ve hortumlarında bulunur. Arılar
tatlıyı, acıyı, ekşiyi ve tuzluyu ayırt edebilirler.

Bal
toplayan arılar için bunlardan en önemlisi tatlılıktır. Arılar
özellikle şekerin kendilerine gerekli olan cinslerini çok iyi ayırt
ederler. Burada arılarla insanlar arasında şöyle bir karşılaştırma
yapılabilir. İnsanlar besin değeri olmayan tatlandırıcı maddeler ile
şeker arasındaki farkı çok iyi anlayamayabilirler. Oysa arıları
tatlandırıcı maddelerle kandırmak mümkün değildir. Bir arı gerçek şeker
ile tatlandırıcı maddeler arasındaki farkı hemen anlayacak ve
tatlandırıcılı sudan besin almayacaktır. Bu hassas tat alma sistemi
arılar açısından çok önemli bir özelliktir. Çünkü arı topladığı nektarı
kullanarak bal üretir. Dolayısıyla kokunun ve şekerin hatalı
algılanması balın ya hiç oluşmamasına veya sağlıksız olmasına sebep
olacaktır.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:41 am

KOLONİNİN BÖLÜNMESİ:
"OĞUL VERME"
Kraliçenin
bahar başından itibaren günde 1500-2000 yumurta bıraktığından söz
etmiştik. Eğer arılar bu artışı karşılayacak şekilde bir tedbir
almazlarsa bir süre sonra kovanın kapasitesi artan nüfusun
ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale gelecektir. Kraliçe arının sahip
olduğu yumurtlama hızına göre düşünülecek olunursa bu, sadece 1 ay
içinde koloniye 45.000 ile 60.000 arasında arının eklenmesi demektir.
Bu hızlı sayı artışı da arı kolonisinin çok kısa bir zaman içinde
fonksiyonlarını yitirmesi, işlerin yürümemesi anlamına gelecektir.

Bilindiği
gibi kraliçenin salgıladığı madde kovandaki düzeni sağlayan etkenlerden
bir tanesidir. Kovandaki işçilerin sayısının artmasıyla birlikte bir
süre sonra arı başına düşen kraliçe maddesi de azalmaya başlar. Arılar
için nüfus artışına çözüm bulma zamanının geldiğinin işareti kraliçe
maddesinin azalmasıdır.91

Bir alanda
nüfus artışının yaşanması ile birlikte alınacak tedbirler bellidir. Ya
barınağın genişletilmesi, ya da nüfusun azaltılması gerekecektir.
Arılar da bu iki seçenekten en uygun olanını uygularlar. Barınağı
genişletmek çözüm değildir çünkü sorun yer darlığından ziyade kraliçe
maddesinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu maddenin azlığı
durumunda dişilerin üreme organları gelişmeye başlayacak ve koloniye
has koku silikleşecektir. Bunun neticesinde de işçi arılar sürekli
olarak kraliçe hücresi yapmaya kalkışacaklardır. Kısacası kovandaki tüm
dengeler alt üst olacaktır.

Arı
kovanlarında uygulanan nüfus planlama yöntemi en akılcı olanıdır.
Arılar nüfus artışı durumunda sayıyı azaltma yoluna giderler. Ama bu
işlemi -kış aylarında mecbur kaldıkları durumlarda yaptıkları gibi-
larva ve pupaları imha ederek yapmazlar. Arıların uyguladıkları çözüm
son derece akılcı ve her yönüyle karlı bir çözümdür. Bir kovanda nüfus
artışı söz konusu olduğunda kovandaki arıların bir bölümü eski kraliçe
ile birlikte koloniyi terk ederek başka bir yerleşim yerinin arayışına
girerler.

Arıların kovan nüfusunu
azaltmak için başvurdukları bu yönteme "oğul verme" adı verilir. Bu
sayede arılar yeni koloniler kurarlar.

ARILAR YOLCULUĞA BAŞLAMADAN ÖNCE YAPILAN HAZIRLIKLAR
Arılar
oğul verme işleminin ilk aşamasında -bahar başlangıcında- erkek arı
hücreleri yapmaya başlarlar. Erkekler diğerlerine göre daha uzun sürede
gelişimlerini tamamladıkları için (kraliçe 16 gün, işçiler 21 gün
erkekler ise 24 gün) Nisan başlarında bu peteklerin hazırlanmış olması
gerekmektedir.92 Kraliçe maddesi tam olarak azalmadan önce erkek
hücrelerinin öncelikli olarak örülmüş olması dikkat çekicidir. Çünkü
normal şartlar altında bu madde azaldığında işçilerin öncelikli olarak
kraliçe hücresi örmeleri gerekmektedir. Buna rağmen işçiler erkek arı
hücreleri yaparlar ve erkekler Mayıs başında hücrelerinden çıkarlar. Bu
arada neden erkek hücrelerinin örüldüğü de ortaya çıkar. Bilindiği gibi
erkek arılar kraliçe aramaya, doğduktan 2 hafta sonra çıkabilirler.
İşte bu arada erkekler çiftleşebilecekleri bir kraliçe bulamazlarsa
varlıklarının sebebi kalmayacaktır. Dolayısıyla kraliçenin de tam bu
dönemde büyütülüp çiftleşme uçuşuna çıkmak için hazır olması
gerekmektedir. Eğer işçi arılar erkek hücrelerini biraz geç örseler
kraliçe çiftleşmeyi başaramayacak veya işlem gecikecektir. Kraliçe
çiftleşemeden yumurtlamaya başlayamadığı için de bu, koloni için bir
tehlike oluşturacaktır. Yumurtlama yeteneğine sahip olan eski kraliçe
ise yenisi doğmadan çoktan kovanı terk etmiştir. Karmaşık gibi görülen
bu durum arıların mükemmel bir zamanlama yeteneği ile tam gerektiği
anda kraliçe hücrelerini örmeleri sayesinde çözülür.

Bir
taraftan yeni kraliçe hücreleri inşa etmeye başlayan işçi balarıları,
diğer taraftan da eski kraliçeyi yumurtlama işlemini bırakması için
zorlarlar. Çünkü arılar için göç zamanı gelmiştir ve hazırlıkların buna
göre yapılması gerekir. Bu nedenle işçiler eski kraliçeyi daha az arı
sütü ile beslemeye başlarlar. Bu besin yetersizliği sebebiyle
kraliçenin yumurtlaması durur. Kraliçeye verilen besinin kesilmesinin
ikinci bir sebebi daha vardır. Kraliçenin koloniden ayrılan diğer
arılarla birlikte uçabilmesi için hantal olmaması gerekmektedir. İşçi
arıların uyguladıkları bu yöntem bir süre sonra etkisini gösterir ve
kraliçe arı daha hızlı hareket etmeye başlar. Bir süre sonra o da diğer
arılar kadar hareketli olur.93

YENİ KOVAN ARAMA İŞLEMİ BAŞLIYOR...
Başka
zamanlarda polen, nektar ya da su arayan işçi arılar bu kez kolonileri
için yeni yerler aramaya çıkarlar. Kovanın terk edilmesi, genelde
ilkbahar sonu ve yaz başında gerçekleşir. Bu mevsimde yiyecek (polen ve
nektar) fazladır, hava sıcaktır, günler ise uzundur. Bu şartlar bir arı
topluluğunun kovanı terk etmesi için gerekli olan ortamı meydana
getirir.

Hayvanlar hakkında bilgiler 113a
Eski
kraliçe arı (arı yığının ortasında) ile kovanı terk eden bir oğul.
Ağaçta oğul oluşturan koloni gözcü arıların yeni kovan yerlerini
göstermelerine kadar bekler.

Yeni
koloniyi oluşturmak için yola çıkacak olan arılar enerji toplayabilmek
için kovandan ayrılmadan önce midelerini olabildiğince fazla miktarda
balla doldururlar. Çünkü çiçekleri dolaşmaya vakitleri yoktur. Bu
beslenmenin sonucunda karınları öylesine şişer ki, vücutları iğnelerini
kullanmak için gerekli olan esnekliklerini kaybeder.94 Bu yüzden arılar
son derece barışçı olurlar. Arıların bu durumunda da büyük bir hikmet
vardır. Balarılarının bu sırada barışcıl olması insanların güvenliği
açısından önemlidir. Oğul verme döneminde bir koloninin yaklaşık
yarısının kovanı terk ettiği düşünülürse, 20.000-30.000 saldırgan
arının canlılar için tehlike oluşturacağı açıktır.

Yeni
kraliçenin gelmesine yakın eski kraliçe arı, içlerinde bir miktar işçi
arı ve biraz da erkek arı bulunan bir grupla birlikte kovandan ayrılır.
Arı topluluğu kovanı terkettikten sonra yakınlardaki bir dalda veya
çıkıntıda üzüm salkımına benzeyen kenetlenmiş bir yığın oluşturur.95 Bu
yığının ortasında kraliçe bulunur. İşçi arılar kraliçe arıyı
çevreleyerek gövdeleriyle adeta bir duvar örerler ve böylece onun
güvenliğini sağlarlar.96 Arılar disiplin içerisinde kümeleşir ve bir
süre sonra da yeni koloninin kendine has kokusu oluşur.

Hayvanlar hakkında bilgiler 114a
Resimlerde
ağaçta yuva yaparak bekleyen arı öbekleri görülmektedir. Gözcü arıların
yeni bir yuva yeri bulması ile birlikte bu dağılacaktır.
Hayvanlar hakkında bilgiler 114b
Daha
önce çiçek işaretleme konusunda da bahsettiğimiz gibi her işçi arının
vücudunda istediği zaman kullanabileceği bir koku kesesi vardır. Bu
kese arının sırtında ve vücudunun arka kısmında bulunan içeriye doğru
katlanmış bir deri kıvrımından oluşur ve kullanılmadığında dış taraftan
görülmez. Ama arı istediği zaman bunu dışarıya çıkarabilir. Bu şekilde
kesenin içindeki özel birtakım bezler harekete geçer ve koku salgılar.
İşte gözcü arılar bu kokuyu yeni buldukları yerleri işaretlemek için
kullanacaklardır. Kendi koloni kokularına karşı çok hassas olan arılar,
gözcü arı tarafından bırakılan bu kokuyu çok uzaklardan bile kuvvetli
olarak algılayabilirler.97 Bu sayede kolaylıkla gidecekleri yeri
bulurlar.

Hayvanlar hakkında bilgiler 115a
Resimlerde
ağaçta yuva yaparak bekleyen arı öbekleri görülmektedir. Gözcü arıların
yeni bir yuva yeri bulması ile birlikte bu dağılacaktır.
Hayvanlar hakkında bilgiler 115b
GÖZCÜ ARILAR İŞ BAŞINDA
Koloninin
bir bölümü üzüm salkımı şeklini alarak beklerken, gözcü arılar da büyük
bir faaliyet içindedirler. Hatta hazırlıklara çok daha önceden
başlamışlardır. Ana kovandan ayrılmalarından bir kaç gün önce gözcü
arılardan bazıları yeni yerleşim yerleri için dört bir tarafa
yayılırlar. Bazen kilometrelerce uzağa uçtukları bile olur.98

Gözcü
arılar yeni kovanlarını kuracakları yarıkları ve ağaç gövdelerini
araştırırken gelişigüzel incelemeler yapmazlar. Koloni için yer arayan,
adeta yerleşim planı yapan çok sayıda gözcü arı çeşitli hesaplamalar
yaparak yeni kovan yerinin uygunluğu konusunda ortak bir fikre
varırlar. Daha sonra yine birlikte hareket eder ve koloninin bulunduğu
ağaca geri dönerek koloniyi yeni yerleşim bölgesine taşırlar.

Bir
gözcü arı, uygun bir delik ya da kovuk bulursa uzun süre bazen bir saat
süreyle, sistemli bir biçimde onu inceler. Çevresinde uçarak bulduğu
yerin dışarıdan görünüşünü yoklar. Genellikle içeri girerek deliğin
içinde yürür. Önce giriş noktasına yakın yerleri, sonra da içeri
kısımlarda yürüyerek bulduğu yerin bütün iç yüzeyini dolaşır. Bu konuda
özel bir araştırma yapan Yale Üniversitesi'nden Thomas Seeley tek bir
arının bu şekilde 50 metre yürüdüğünü saptamıştır. Seeley, arıları
kendi çevresinde dönebilen silindir biçiminde ürettiği yapay kovanlarda
yürüterek yaptığı deneyinde; arıların kovanın çevresini dolaşmak için
ne kadar yürümeleri gerektiğini ve buna göre deliğin hacmini
hesapladıklarını ortaya çıkarmıştır.99

Yuva
yeri aramak için uçan arı sayısı kimi zaman iki düzineyi bulur. Bu
yöntem sayesinde koloni aynı anda birçok yuva yeri hakkında alternatif
bilgi elde eder. En sonunda işçi arılar muhtemel yuva yerlerini birbiri
ardına inceleyerek karar verirler. İki düzine dolayındaki yuva yeri bu
elemeyle iki veya üçe düşürülecek ve sonunda koloni için en iyi yuvanın
hangisi olacağı konusunda uzlaşma sağlanacak ve yeni yuva da burası
olacaktır. Sonuçta koloni en azından gözcü arıların çoğunluğunun
değerlendirmesine göre yöredeki olabilecek en iyi yeri seçer. Arıların
yeni yuva için karar verme süreçleri bir kaç gün alabilir. Çünkü her
arı olası yuva yerini son derece ayrıntılı inceler ve 500 kadar işçi
arının çeşitli olasılıkları kıyaslaması sonunda çoğunluğun ortak bir
karara varması zaman alır. Bu zaman boyunca arı kümesinin diğer üyeleri
daha önce belirttiğimiz gibi buldukları ağaçta üzüm salkımına benzer
bir şekil oluşturarak bekler ve ancak gözcüler tarafından kesin karar
verildiğinde işçi arıların rehberliğinde yeni yuvalarına hareket
ederler.

Arıların yaptıkları işin
öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için bu davranışların teker teker
incelenmesinde fayda vardır. Öncelikle gözcü arıların buldukları yeni
yerin uygunluğuna neye göre karar verdiklerine bakalım.

Gözcü
arılar, yeni yerleşim yerinin yerden yüksekliği, dışarı açılan
delikleri varsa bunların yamanabilir olması, iç mekan genişliği gibi
birçok ayrıntıyı göz önünde bulundurarak yuva ararlar. Bundan başka
girişin uygun olmasına özellikle dikkat ederler. Kovanın giriş deliği,
hırsız arıları, sincapları ve kuşları engelleyecek kadar küçük
olmalıdır ama aynı zamanda bal uçuşundan nektarla dolu olarak dönen
arıların içeri rahatça girebilecekleri gibi bir genişliğe de sahip
olması gerekmektedir. Aksi takdirde yiyecek toplayan arılar kovandan
içeri girebilmek için beklemek zorunda kalırlar. Kovan girişinin genel
olarak küçük olması tercih edilir. Çünkü eğer giriş çok geniş olursa
kovanın savunması güçleşecektir. Bundan başka kışın ısı kaybı çok
olacağı için, kovanın ısısının dengede tutulması da daha zor
olacaktır.100

Hayvanlar hakkında bilgiler 118a
Rabbin balarısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendilerine evler edin.
(Nahl Suresi, 68)


Resimlerde fikir birliğine vararak, ağaç kovuklarına yuva yapmış arılar görülmektedir.
Hayvanlar hakkında bilgiler 119a
Bir
yeri arıların kovan olarak kullanabilmesi için gerekli olan
özelliklerden başka bir tanesi de yuvanın genişliğinin ölçüsüdür.
Örneğin bir ağaç kovuğunu ele alalım. Buradaki alan çok büyük olursa
arılar kovanı ısıtmakta zorlanacaklardır. Ama arılar yuvanın küçük
olmasındansa büyük olmasını tercih ederler. Çünkü gereksiz boşlukları
arı reçinesi ile doldurabilirler. Yuvadaki alan kısıtlı olduğunda
problemler daha büyük olacaktır. Çünkü depo olarak kullanılan alan da
kısıtlı olacağından kış için yeterince yiyecek depo edemeyeceklerdir.
Bu ise, tüm koloninin ölümüyle sonuçlanabilecek kadar ciddi bir problem
yaratacaktır.101

Başka bir ayrıntı ise
kovan girişinin güneşe bakış açısı ile ilgilidir. Bilindiği gibi girişi
kuzeye bakan bir yer daha soğuk olacağı için barınmaya elverişli
değildir. Gözcü arılar yeni kovan arayışlarında bu önemli ayrıntıyı da
göz önünde bulundururlar.102

Araştırmalarının
sonucunda uygun olduğuna kanaat getirdikleri alanı tespit eden gözcü
arılar, bu yeri aynı çiçekleri işaretledikleri gibi kokularıyla
işaretlerler. Koku keselerini açığa çıkararak yeni kovan alanında bir
süre kalan arılar, bu sayede koloni kokularının yeni yerleşim yerlerine
sinmesini sağlamış olurlar.103

KOLONİ HAREKETE GEÇİYOR
Gözcü
arılar bir süre sonra koloninin kendilerini beklediği alana varırlar ve
dans ederek buldukları yeri arkadaşlarına gösterirler. Bu dans,
arıların yiyeceğin bulunduğu yeri göstermek için yaptıkları dansın
aynısıdır. Yuva yapmaya uygun görülen yerin yönü, sekiz rakamı
şeklindeki dansın arının düz çizgi üzerinde sağa-sola doğru sallandığı
bölümüyle gösterilir. Bulunan yerin yuva yapmaya uygunluğu dansın
şiddetiyle belirtilir. Arılar bütün şartlara uygun ideal bir yuva için
yarım saat ya da bir saat kadar dansedebilirler. Eğer bulunan yer o
kadar uygun değilse arıların dansı daha isteksiz olur.104

Arıların
hep birlikte bir yöne yönelmeleri ise hemen gerçekleşmez. Çünkü gözcü
arılar kilometrelerce karelik bir alanda keşfe çıkmışlardır ve her
gözcü grubu döndüğünde farklı yerleri koloniye önermektedir. Koloninin
bulunduğu bölgede her an dans eden birkaç grup arı bulunabilir. Kimi
zaman bu grupların hepsi farklı bir yönü gösterirler.105

Gözcü
arıların dansları beklemekte olan kümeden bazı arıların ayrılarak tarif
edilen yöne doğru uçmalarına kadar sürer. Bu arılar gözcü arıların
koloni kokularını bıraktıkları yeri bulana kadar çevreyi taramaya devam
ederler. En uygun yerleşim alanına daha fazla sayıda ziyaretçi arı
gider ve bu şekilde koloni kokusu bu alana iyice yerleşir.106

Üzüm
salkımı şeklindeki kümelenmeden en geç bir hafta sonra arı kümesi
tamamen çözülür ve arılar yeni mekanlarına doğru toplu halde uçarlar.
Koloni havada hareket etmeye başladığında, yeni yerleşim alanına
alışmış olan arılar kümeye, koku salgılarıyla liderlik ederler ve arı
kümesi başka bir bilgiye ihtiyaç duymadan yerleşim alanına taşınır.
Kraliçe de mutlaka bu kümeyle birlikte hareket etmelidir. Çünkü
koloniyi birarada tutan kraliçe arının varlığıdır. Kraliçe arının
koloni ile birlikte olmaması durumunda arı topluluğu yanılarak eski
bulunduğu yere geri dönecektir.107

Görüldüğü
gibi arıların yeni bir koloni oluşturmaları sırasında yaptıkları tüm
davranışlar son derece bilinçlidir. Ve bu olay sırasında arılarda
görülen plan yapma, mantık yürüterek seçim yapma gibi özellikler mutlak
surette akıl gerektirir. Oysa arılarda müstakil bir aklın varlığından
söz etmek mümkün değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi arılar,
sonuçta birkaç santimlik böceklerdir. Beyin kapasiteleri son derece
sınırlıdır. Tüm bu anlatılanları yapanlar akıl ve mantık sahibi
insanlar olsa makul karşılanabilir. Ama tüm bunları yapanlar arılar
olunca insanın durup bir düşünmesi gerekir.

Hayvanlar hakkında bilgiler 121a
Arılar
uygun bir yer bulamadıklarında ağaç üstlerine geçici yuvalar
yaparlar.Yandaki resimde bütün tehlikelere açık olan bu yuvalardan bir
tanesinde yapılmış olan petekler görülmektedir.

Bu
canlılar böylesine kapsamlı bir planlamayı nasıl başarmaktadırlar?
Bunlar akılsız ve bilinçsiz canlıların tesadüfen öğrenebileceği şeyler
değildir. Çünkü "öğrenme" fiili de sonuç olarak bir şuur ve irade
gerektirir. Elbette arı dediğimiz canlılar bu şuur ve iradeye sahip
olamazlar. Onlara bu şuurlu hareketleri yaptıran, şaşırtıcı akıl
alametleri göstermelerini sağlayan sonsuz ilim sahibi olan Allah'tır.
Allah bu canlıları, tüm diğer canlılar gibi, koruyup gözetmekte,
ihtiyaçları olan sistemleri onlara öğretmektedir.

ESKİ KOVANDA NELER OLUP BİTİYOR...
"Oğul verme" işlemi tamamlandıktan sonra arıların yaklaşık yarısı veya daha fazlası eski kovanda kalmıştır.
Kovandaki
kraliçe arı, yeni kraliçe daha ortaya çıkmadan kovandan ayrılmış olduğu
için ana kovan bir süre için kraliçesiz kalır. Fakat bu durum ancak bir
kaç gün sürer. Çünkü "oğul verme" işleminden kısa bir süre sonra genç
kraliçe arılardan biri gelişimini tamamlar ve hücresini terk ederek
kovandaki yeni hayatına başlar.108

Eğer
eski kraliçe, yeni kraliçe adayları hücreden çıkmadan kovanı terk
etmemişse bu durum, onun yaşlandığını gösterir. Bu durumda eski kraliçe
yeni kraliçe tarafından sokularak öldürülecektir.

Ama
bazen de kraliçe yaşlı olmamasına rağmen sadece hava şartları nedeniyle
kovanı terk edemez. Bu ise, son derece tehlikeli olabilir. Çünkü eski
kraliçe kovandayken yeni bir kraliçe ortaya çıkarsa bu arıların
savaşacağı ve birinden birinin mutlaka öleceği açıktır.

Kovandaki
dengeleri bozabilecek bu karışıklığı engellemek için ise arılar
şaşırtıcı bir yöntem kullanırlar. Gelişimlerini tamamlayan ve
pupalarını yararak dışarı çıkmaya çalışan kraliçe adaylarının hücre
kapaklarını eskisinden daha sağlam bir biçimde kapatırlar. Bu arada
onlar için küçük bir boşluk açmayı da ihmal etmezler. İşçi arılar daha
sonra bu delikten kraliçe adaylarını besleyeceklerdir.

Ama
sorun bununla da bitmemektedir. Eski kraliçe kovanda her zamankinden
daha aktif vaziyette sürekli dolaşmaktadır. Eğer yeni kraliçeleri fark
ederse onları tahrip etmek isteyecektir. Ancak buna izin verilmez. İşçi
arılar, kraliçe hücrelerinin üzerine kümelenir ve eğer kraliçe bunlara
zarar vermek için yaklaşırsa onu geri iterler.109

İşçi
arıların bütün çabaları yeni kraliçeyi ve dolayısıyla koloniyi
korumaktır. Bunun için de her türlü ihtimal göz önünde bulundurularak
alınan tedbirler neticesinde kraliçeler korunmuş olur.

Bazen
bir arı topluluğunun birden fazla oğul vermesi gerekebilir. Bu durumda
eğer yeni genç kraliçe de ikinci oğul için kovanı terk edecekse o zaman
işçiler hemen yeni bir kraliçe daha yetiştirmeye başlarlar.110

ARILAR ALLAH'IN İLHAMIYLA HAREKET EDERLER
Buraya
kadar anlatılan konularda da görüldüğü gibi arılar hayvanlar alemindeki
en şaşırtıcı özelliklere sahip olan canlılardandır. Çok sabırlı bir
şekilde ürettikleri toplu iğne başı büyüklüğündeki balmumu ile adım
adım inşa ettikleri mimari harikası petekleri, her gün hiç bıkmadan
yüzlerce kez larvalara yaptıkları ziyaretleri, kolonilerini savunmak
için gösterdikleri fedakar davranışları, bal üretmek için harcadıkları
çabaları, yeni koloni oluşturma konusundaki kabiliyetleri, kovan içinde
kesin bir asayiş sağlayabilmeleri ile bilim adamlarını hayretler içinde
bırakmaktadırlar.

Arılar kendi dilleri
ile çevrelerini değerlendirir, kararlar alır ve uygularlar. Bu
kararları durumun aciliyetine göre değiştirebilirler. Kısacası arıların
tüm hareketlerine, bu kitapta çeşitli örneklerle anlatıldığı gibi,
keskin bir akıl ve bilinç hakimdir. Ancak kitabın farklı bölümlerinde
pek çok kere dikkat çekildiği gibi, bu bilinç ve akıl arıların
kendilerine ait olan bir özellik değildir.

Allah
Kuran'da balarısından "Rabbin balarısına vahyetti." (Nahl Suresi, 68)
ayetiyle, bu canlıların yaptıkları tüm hareketlerin, gösterdikleri
bilinçli davranışların Kendi ilhamıyla gerçekleştiğini bildirmektedir.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:42 am

Böceklerin Verimli uçuşları

Evrimci
bir çizgiye sahip olan "New Scientist" Dergisi'nde yayınlanan 12 Ekim
1996 tarihli bir yazıda böceklerin uçuşlarının dikkate değer bir
şekilde etkisiz ve verimli olmayan uçuşlar olduğu ve sarfettikleri
enerjinin sadece % 6'sını mekanik enerjiye dönüştürdükleri ifade
ediliyordu. Enerjinin geri kalanının ise ısı olarak kaybolduğu iddia
ediliyordu.

Bunun üzerine Arizona
State Üniversitesi'nden Jon Harrison ve ekibi aynı konuda araştırmalar
yaptılar. Buldukları sonuçlar son derece şaşırtıcıydı. Böceklerin
uçuşlarındaki düşük verimin aslında son derece önemli nedenleri vardı.
Bu araştırmanın sonuçları Science Dergisi'nde (1996, vol. 274, s.88)
yayınlandı. Bu deneylerde bir arı kovanının bulunduğu yerdeki çevre
ısısı değiştirilerek, arıların vücut ısıları, kanat çırpma ve
****bolizma hızları ölçüldü. Isı 20 dereceden 40 dereceye yükseldikçe
arıların kanat çırpma frekansı % 16, ****bolizma hızları ise % 50
azaldı ve göğüs ısısı da buna bağlı olarak sabit kaldı. Arıların düşüş
gösteren kanat çırpma frekansları uçuşta bir sorun yaşanmasına neden
olmadı. Bütün bunların sonucunda ısı yükseldikçe arının uçuşunun daha
etkili ve verimli bir hale geldiği anlaşılmış oldu. Neticede arıların
kaslarının sıcak olan günlerde daha çok verimli olduğu ortaya çıktı.

Bunun
üzerine Harrison, arıların uçuşlarının soğuk havalarda neden daha az
verimli olduğu konusunu araştırdı. Etkisiz ve verimli olmayan uçuşlarda
açığa çıkan ısının arıları soğuk günlerde sıcak tutmaya yardımcı olduğu
sonucuna vardı. Bu, kovanın ısı düzeninde çok önemli bir yer
tutmaktaydı. Yapılan bu detaylı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan
sonuç arıların kanat kaslarının iki önemli görevi olduğuydu. Bunlardan
biri arıların uçmalarını sağlamak, diğeri ise ihtiyaçları olan ısıyı
oluşturmaktı. Kanatlardaki bu tasarım sayesinde arı, çevre koşullarına
göre hem uçuş etkinliğini hem de ısı üretimini ihtiyacı doğrultusunda
değiştirebiliyordu.

Bu örnekte
görüldüğü gibi, bilim adamları doğadaki bir canlı üzerinde araştırma
yaparken o canlıda tesadüfi oluşumlar, hatalı tasarımlar ararlarsa,
doğru bir sonuca ulaşamazlar. Bunları ararken de çok büyük bir zaman
kaybına uğrarlar. Oysa bugün kesin olarak görmekteyiz ki, doğada
kusursuz tasarımlar vardır. Tüm canlılar, tam ihtiyaçları olan
özelliklere sahiptirler. Kuşkusuz bu noktada karşımıza çıkan Allah'ın
sonsuz kudreti ve ilmiyle doğadaki tüm canlıları kusursuzca var
ettiğidir. İşte insanlar bu bakış açısıyla araştırma yaptıklarında,
yani kusursuzluğu araştırdıklarında, çok daha çabuk sonuca ulaşabilir,
doğadaki üstün yaratılış sanatına çok daha yakından şahit olabilirler.


İŞÇİ ARILARIN ÖLÜMÜ
Koloninin
tüm yükü üzerlerinde bulunan işçi arılar, doğdukları andan itibaren hiç
durmadan çalışırlar. Bu yoğun tempo nedeniyle kovandan çıkıp yiyecek
toplamaya başladıktan sonra ancak 3-4 hafta kadar yaşayabilirler.

İşçi
arının ölümüne yol açan nedenlerden en önemlisi yiyecek arama işidir.
Bu zor işin sonucunda arının beslenme ve balmumu bezleri zarar görür.
Ayrıca işçi arı tüylerini kaybeder ve sonunda (toplam olarak yaptığı
yaklaşık 800 km.lik bir uçuştan sonra) uçma kasları da tükenir. İşçi
arılar genellikle kovandan uzakta ve görev başında iken ölürler.42

Sonbaharda
yumurtalardan çıkacak yeni bireyler koloninin bakımını
üstleneceklerdir. Bu arıların doğumu kışa denk geldiği için kovan
dışına çıkmaz ve kendilerinden önceki arıların depoladıkları yiyecekler
ile beslenirler.

Koloniyi
oluşturan arıların ömürleri kısa olsa da koloniler oldukça uzun süre
hayatta kalır. Öyle ki aynı koloni (orman yangını ve kuraklık gibi
olağanüstü durumlar hariç) 20 yıl ve bazen daha da fazla süreyle
varlığını koruyabilir.

ARILAR BİR ANDA ORTAYA ÇIKMIŞLARDIR
Arıların
yaşamı incelenirken özellikle dikkat edilmesi gereken nokta, kovandaki
tüm işlerin sayıları ortalama 40 ila 80 bin arasında değişen arılar
tarafından yapılması ve bu sayıya rağmen kovanda en ufak bir
karışıklığın ve düzensizliğin yaşanmamasıdır. Kalabalığa rağmen ne
larvalar aç kalır, ne savunma aksatılır, ne de kraliçeye hizmet
geciktirilir. Arılar hayatlarının her aşamasında son derece akılcı
davranıp, üstlendikleri her işi en başarılı şekilde tamamlarlar.

National
Geographic Society tarafından yayınlanan The Marvels of Animal
Behaviour adlı kitapta işçi arıların faaliyetleri şöyle anlatılır:

İşçi
arıların hareketleri son derece tutarlıdır ve amaçsız bir şekilde
hareket etmezler. Örneğin, bir arı yeni yumurtalar için hücreler
hazırlarken, diğeri kraliçeye hizmet için petekler arasında dolaşır,
bir üçüncüsü bal toplar, bir başkası ise kovan kapısında nöbet tutar.
Her işçi kesin olarak neyi nasıl yapacağını bilir, kusursuz bir
disiplinle hareket eder.
43

Daha
önceki bölümlerde de değindiğimiz gibi işçi arılar, kovandaki işleri
gerçekleştirmek için kimi zaman özel sıvılar, kimi zamansa o iş için
tasarlanmış organlar kullanırlar. Bir arının yaşamını devam
ettirebilmesi için şu anda sahip olduğu özelliklerin tümünün aynı anda
var olması zorunludur. Kovanı savunmak için gerekli olan zehirli
iğneler, nektarı çiçeklerden toplamak için kullandıkları uzun dil,
çiçek tozlarının vücutlarına yapışmasını sağlayan tüyler, bacaklarına
monte edilmiş fırça benzeri tüyler ve daha pek çok yapı, arılar ilk
ortaya çıktıklarından beri mevcuttur. Bundan başka arılarda
evrimcilerin içgüdü olarak nitelendirdikleri davranışların da ilk
ortaya çıktıkları anda var olması gereklidir. Bir arı, larvaları nasıl
besleyeceğini, kraliçeye nasıl bir ihtimam göstermesi gerektiğini,
petekleri hangi açı ile yaparsa balın rahatlıkla depolanabileceğini,
balmumundan nasıl tasarruf yapacağını, kovanı nasıl koruyacağını,
propolisi nasıl toplayacağını, yiyeceğin yerini diğerlerine nasıl
bildireceğini doğduğu anda bilmek zorundadır. Kısacası arıların sahip
oldukları tüm yeteneklerin ilk ortaya çıktıkları anda var olması
gereklidir.

Arıları arı yapan
özelliklerden tek bir tanesinin olmaması durumunda bile ortaya
aksaklıklar çıkacak ve bu canlılar yaşamlarını sürdüremeyeceklerdir.
Bütün bunlar bize arıların, evrimcilerin iddia ettikleri gibi, zaman
içinde gerçekleşen gelişimlerle ortaya çıkmadıklarını gösterir. Arılar,
vücutlarındaki sistemlerden sadece birinin eksikliği halinde bile
hayatlarını sürdüremezler. Örneğin, iğneleri olmasa kendilerini
savunamaz, bacaklarının arkasındaki polen sepetleri olmasa kovana besin
taşıyamaz, dilleri kısa olsa nektara ulaşamaz, balmumu salgılamasa
petek öremez. Larva bakımını ve petek örmeyi bilmese neslini devam
ettiremez. Zehir bezleri gelişse ama kovanı korumayı bilmese bir işe
yaramaz. Kısacası, arıların tüm vücut sistemlerinin ve tüm
yeteneklerinin aynı anda ve eksiksiz bir şekilde ortaya çıkması
gereklidir. Böyle bir şeyin tesadüfen oluşması ise imkansızdır.

Bütün
bunlar arıların bir anda, şu anki halleri ile ortaya çıktıklarını
gösterir. Arılar bir Yaratıcı tarafından yaratılmışlardır. O Yaratıcı
arılarda yarattığı kusursuz tasarım ile bize Kendisi'ni tanıtmaktadır.
Bu Yaratıcı Allah'tır. Tüm evrenin yaratıcısı olan Allah çok üstün,
sınırsız ve benzersiz bir Aklın sahibidir.

KOVANIN DEVAMLILIĞINI SAĞLAYAN KRALİÇE ARI
Arı
kovanında kısa bir gözlem yapılacak olunursa işçi arıların kendilerine
göre daha büyükçe olan bir arıya özel bir ihtimam gösterdikleri
görülecektir. Beslenmesi, temizliği, güvenliği gibi tüm ihtiyaçları
diğer arılar tarafından karşılanan bu arı, koloninin devamlılığını
sağlayan kraliçe arıdır. Bir kovanda yaşayan işçi arıların sayısı on
binlerle ifade edilirken, sadece bir tane kraliçe bulunur. Kraliçenin
varlığı arılar için hayati bir öneme sahiptir. Çünkü yumurtlayarak
koloninin devamını sağlayan, kraliçe arıdır. Bundan başka kolonideki
disiplin de kraliçenin salgıladığı bir madde ile sağlanır.

Kraliçe
bütün hayatı boyunca yumurtlamaktan başka bir işle meşgul olmaz.
Sürekli kovanın içindedir, hiç dışarı çıkmadan, baharın başlangıcından
yazın sonuna kadar her gün durmadan yumurtlar. Kraliçenin tüm bakımını
da işçi arılar yaparlar. Kraliçe kovan içinde dolaşırken bir grup işçi
arı da onun etrafında kümelenir ve kraliçeyi sürekli besler, antenleri
ile sıvazlar ve yalayarak temizliğini yaparlar. Kısacası kraliçe
kendisiyle ilgili hiçbir konuyla ilgilenmez. Çünkü kovan içindeki
görevi sadece yumurtlamaktır.

FARKLI BİR ARI: KRALİÇE
Kraliçenin
ayrıcalığı daha larva aşamasındayken başlar. Kraliçeler diğer
peteklerden farklı özelliklere sahip olan bir yerde yetiştirilirler.
Kraliçenin büyütüldüğü bu yer, petekten aşağıya doğru sarkan özel
hazırlanmış hücrelerdir. Bu hücreler kraliçenin diğer arılara göre daha
büyük boyutta olması nedeniyle normal petek hücrelerine göre daha
büyükçe inşa edilir.44

Önceki
bölümlerde de vurguladığımız gibi kraliçe arının oluşmasını sağlayan
yumurtanın, işçi arıların oluşmasını sağlayan yumurtalardan hiçbir
farkı yoktur. 6 gün süren larva dönemindeki beslenme farklılığı
sebebiyle kraliçe, normal bir dişi arı olarak değil de, görünüm ve
işlev olarak diğerlerinden daha farklı bir arı olarak ortaya çıkar.
Diğer işçilere sadece 3 gün süreyle arı sütü verilirken, kraliçeye çok
değerli olan bu besinden bütün larva dönemi boyunca (6 gün) verilir.45

Kraliçeye
verilen arı sütünün içeriği ve miktarı da özel olarak ayarlanır.
Yapılan incelemeler sonucunda larva dönemi boyunca kraliçe arıya 10 mg.
arısütü verilirken, diğerlerine sadece 3 mg. verildiği tespit
edilmiştir. Sadece bu besleme farklılığı sebebiyle birbirinden çeşitli
morfolojik (yapısal) farklılıklara sahip olan iki canlı, kraliçe ve
dişi işçi arılar meydana gelir.46

KRALİÇE VE DİĞER ARILAR ARASINDAKİ FARKLAR
Kraliçe
arı genel yapı ve dış görünüş olarak diğer arılardan farklıdır. Örneğin
işçi arılar da kraliçeler gibi dişi olmalarına rağmen işçi arıların
yumurtalıkları gelişmemiştir, yani işçi arılar kısırdır. Bir kraliçe
kafa ve thorax (gövde kısmı) olarak işçilerden çok da fazla büyük
değildir. Bununla birlikte işçi arıların tam aksine kraliçenin çene
kemiği balmumu hücrelerini yapmak için uygun bir yapıya sahip değildir.
Ve kraliçe arı, işçilerin polen sepetlerini oluşturan sert tüylerinden
de yoksundur. En önemlisi de kraliçe arı aynı yumurtadan çıkmasına
rağmen sadece beslenme farklılığı sebebiyle diğer arılar gibi sadece
5-6 hafta değil, (kışa denk gelenler birkaç ay) 4-5 sene kadar yaşar.

Bunlar
kraliçe ve diğer arılar arasındaki genel farklılıklardan sadece birkaç
örnektir. Yan sayfadaki tabloda ise bu konu detaylı olarak
anlatılmaktadır.Tablo incelenirken unutulmaması gereken nokta; arıların
beslenme şekilleri ve sürelerindeki farklılık ile erkek, kraliçe ve
işçi arıların ortaya çıktığıdır.


Özellikler
İşçi
Kraliçe
Erkek
Duyumsal özellikler

Bileşik gözlerdeki ufak gözcük sayısı 4000-69003000-40007000-8600Beynin optik lobuOrtaKüçükBüyükAntene ait levha organı sayısı3000160030000Antene ait yüzeyin bağıl oranı 213
Salgı bezleri


Hypopharyngeal (larva besleme)VarYok Yok Çene salgıları bezleriBüyükÇok büyükKüçükKafa salgıları (dudakla ilgili bezler)Büyük Büyük Yok Balmumu bezleriVar YokYokNasanov (yön bulma ile ilgili) VarYokYokDufour (savunma ile ilgili)Küçük ÇokYokKoshevnikov (koku salgılayan bez)VarVarYok
Üreme ve iğne


Yumurtalık ve testisKüçülmüş yumurtalıkBüyümüş yumurtalık TestisSpermatheca kesesiGelişmemişBüyük Yokİğne kancalarıGüçlüÇok küçükİğne yokİğne tabakalarıGevşek olarak tutulmuşSıkı olarak tutulmuşYok
Ağız bölümünün yapısı


ÇeneİnceSağlamKüçükÇene oluğu VarYokYokHortumUzunKısaKısa

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:43 am

KOVANIN DEVAMLILIĞINI SAĞLAYAN KRALİÇE ARI
Arı kovanında kısa bir gözlem yapılacak olunursa işçi arıların
kendilerine göre daha büyükçe olan bir arıya özel bir ihtimam
gösterdikleri görülecektir. Beslenmesi, temizliği, güvenliği gibi tüm
ihtiyaçları diğer arılar tarafından karşılanan bu arı, koloninin
devamlılığını sağlayan kraliçe arıdır. Bir kovanda yaşayan işçi
arıların sayısı on binlerle ifade edilirken, sadece bir tane kraliçe
bulunur. Kraliçenin varlığı arılar için hayati bir öneme sahiptir.
Çünkü yumurtlayarak koloninin devamını sağlayan, kraliçe arıdır. Bundan
başka kolonideki disiplin de kraliçenin salgıladığı bir madde ile
sağlanır.

Hayvanlar hakkında bilgiler 060aKraliçe
arı kovan için son derece önemlidir. Koloninin ayakta durmasını
sağlayan kraliçe arıdır. Bu nedenle işçi arılar kraliçenin her türlü
ihtiyacını karşılar. Resimde kraliçe arının her türlü bakımı ile
yakından ilgilenen, kraliçeyi özenle besleyen ve güvenliğini sağlayan
işçi arılar görülmektedir. İşçi arılara bu bilgileri veren Allah'tır.
Arılar Allah'ın ilhamıyla hareket ederler. Kraliçe bütün hayatı boyunca
yumurtlamaktan başka bir işle meşgul olmaz. Sürekli kovanın içindedir,
hiç dışarı çıkmadan, baharın başlangıcından yazın sonuna kadar her gün
durmadan yumurtlar. Kraliçenin tüm bakımını da işçi arılar yaparlar.
Kraliçe kovan içinde dolaşırken bir grup işçi arı da onun etrafında
kümelenir ve kraliçeyi sürekli besler, antenleri ile sıvazlar ve
yalayarak temizliğini yaparlar. Kısacası kraliçe kendisiyle ilgili
hiçbir konuyla ilgilenmez. Çünkü kovan içindeki görevi sadece
yumurtlamaktır.

Farklı Bir Arı: Kraliçe
Kraliçenin ayrıcalığı daha larva aşamasındayken başlar. Kraliçeler
diğer peteklerden farklı özelliklere sahip olan bir yerde
yetiştirilirler. Kraliçenin büyütüldüğü bu yer, petekten aşağıya doğru
sarkan özel hazırlanmış hücrelerdir. Bu hücreler kraliçenin diğer
arılara göre daha büyük boyutta olması nedeniyle normal petek
hücrelerine göre daha büyükçe inşa edilir.44
Hayvanlar hakkında bilgiler 061aKraliçe arı larvaları, meme denen özel bölümlerde büyütülür. (Soldaki resim)
Kraliçe arı tarafından bırakılan yumurtalardan, döllenme ve beslenme şekline göre farklı türlerde arılar çıkar. (Sağdaki resim)
Hayvanlar hakkında bilgiler 062_1Önceki
bölümlerde de vurguladığımız gibi kraliçe arının oluşmasını sağlayan
yumurtanın, işçi arıların oluşmasını sağlayan yumurtalardan hiçbir
farkı yoktur. 6 gün süren larva dönemindeki beslenme farklılığı
sebebiyle kraliçe, normal bir dişi arı olarak değil de, görünüm ve
işlev olarak diğerlerinden daha farklı bir arı olarak ortaya çıkar.
Diğer işçilere sadece 3 gün süreyle arı sütü verilirken, kraliçeye çok
değerli olan bu besinden bütün larva dönemi boyunca (6 gün) verilir.45
Kraliçeye verilen arı sütünün içeriği ve miktarı da özel olarak
ayarlanır. Yapılan incelemeler sonucunda larva dönemi boyunca kraliçe
arıya 10 mg. arısütü verilirken, diğerlerine sadece 3 mg. verildiği
tespit edilmiştir. Sadece bu besleme farklılığı sebebiyle birbirinden
çeşitli morfolojik (yapısal) farklılıklara sahip olan iki canlı,
kraliçe ve dişi işçi arılar meydana gelir.46

Kraliçe ve Diğer Arılar Arasındaki Farklar
Kraliçe arı genel yapı ve dış görünüş olarak diğer arılardan farklıdır.
Örneğin işçi arılar da kraliçeler gibi dişi olmalarına rağmen işçi
arıların yumurtalıkları gelişmemiştir, yani işçi arılar kısırdır. Bir
kraliçe kafa ve thorax (gövde kısmı) olarak işçilerden çok da fazla
büyük değildir. Bununla birlikte işçi arıların tam aksine kraliçenin
çene kemiği balmumu hücrelerini yapmak için uygun bir yapıya sahip
değildir. Ve kraliçe arı, işçilerin polen sepetlerini oluşturan sert
tüylerinden de yoksundur. En önemlisi de kraliçe arı aynı yumurtadan
çıkmasına rağmen sadece beslenme farklılığı sebebiyle diğer arılar gibi
sadece 5-6 hafta değil, (kışa denk gelenler birkaç ay) 4-5 sene kadar
yaşar.
Bunlar kraliçe ve diğer arılar arasındaki genel farklılıklardan sadece
birkaç örnektir. Yan sayfadaki tabloda ise bu konu detaylı olarak
anlatılmaktadır.Tablo incelenirken unutulmaması gereken nokta; arıların
beslenme şekilleri ve sürelerindeki farklılık ile erkek, kraliçe ve
işçi arıların ortaya çıktığıdır.

BALARILARI ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
ÖzelliklerİşçiKraliçeErkek Duyumsal Özellikler
Birleşik gözlerdeki ufak gözcük
sayısı4000-690003000-40007000-8600Beynin optik lobuOrtaKüçükBüyükAntene
ait levha organı sayısı3000160030000Antene ait yüzeyin bağıl oranı213. Salgı Bezleri
Hypopharyngeal (larva beslenme)VarYokYokÇene salgıları bezleriBüyükÇok
büyükKüçükKafa salgıları (dudakla ilgili bezler)BüyükBüyükYokBalmumu
bezleriVar YokYokNasanov (yön bulma ile ilgili)VarYokYokDufour (savunma
ile ilgili)KüçükÇokYokKoshevnikov (koku salgılayan bez)KüçükVarYok. Üreme ve iğne
Yumurtalık ve testisKüçülmüş yumurtalıkBüyümüş
yumurtalıkTestisSpermatheca kesesiGelişmemişBüyükYokİğne
kancalarıGüçlüÇok küçükİğne yokİğne tabakalarıGevşek olarak
tutulmuşSıkı olarak tutulmuşYok. Ağız Bölümünün Yapısı ÇeneİnceSağlüçükÇene oluğuVarYokYokHortumUzunKısaKısa. Bacak ve Kanat Özellikleri Polen baskısı ve tarakVarYokYok Polen sepetiVarYokYokKanat sensillaOrtaEn azEn çokKaynak: Mark L. Winston, The Biology of the Honey Bee, s.40

Kraliçenin İlk Günleri
Kraliçe de larva döneminden sonra diğer arılar gibi pupa aşamasından
geçer ve yumurtanın bırakılmasından 16 gün sonra pupasından çıkar.
Görünümü işçi arılardan oldukça büyük, erkek arılara göre ise daha
uzundur.

Hayvanlar hakkında bilgiler 064aaHayvanlar hakkında bilgiler 064baHayvanlar hakkında bilgiler 064caHayvanlar hakkında bilgiler 064da
Kraliçe
arı hücresinden çıkar çıkmaz ilk iş olarak kovanda bulunan diğer
kraliçeyi yok eder. Resimlerde kavga eden kraliçeler görülmektedir.
Kovan güvenliği açısından -her türlü ihtimal göz önünde bulundurularak-
işçi arılar aynı anda sadece tek bir tane değil, birkaç tane kraliçe
adayı yetiştirirler. Kraliçeye herhangi bir zarar gelmesi durumunda
hemen yeni bir kraliçe yetiştirilmeye başlanır. Yeni kraliçenin yaptığı
ilk şey, içinde bal olan şapkasız bir hücre bulana kadar petekleri
dolaşmaktır. Kraliçe bulduğu baldan yer ve hızla diğer petekleri
dolaşmaya başlar. Amacı rakip kraliçeleri bir an önce bularak saf dışı
etmektir. Yeni kraliçe, yumurtadan çıkmamış diğer kraliçe adaylarını
bulduğu anda imha eder. Alt çenesiyle kraliçe pupasının bulunduğu
hücreyi yırtar ve içerideki rakibini sokar. Ya da sadece hücrenin
kapağını açık bırakarak imha işleminin tamamlanmasını diğer işçilere
bırakır.
Eğer kovanda başka bir yetişkin kraliçeye rastlarsa iki arı
birbirlerine saldırır ve biri diğerini sokana kadar mücadele ederler.
Sokulan arı ölür. Bu, aslında kovanda sıkça yaşanan bir olay değildir.
Çünkü sadece eski kraliçe çok yaşlı ise veya yeni bir koloni kurmak
için kovandan henüz ayrılmamışsa kraliçeler karşı karşıya gelir.
Genelde kovandaki yeni kraliçe ortaya çıktığında eski kraliçe kovanı
çoktan terk etmiş olur. Kraliçenin rakiplerini öldürmek için bu kadar
ısrarlı davranması kovanın düzeni açısından çok önemlidir. Çünkü kovan
disiplininin sağlanması için bir kovanda yalnızca bir kraliçenin
bulunması şarttır.47
Kovanın yeni kraliçesi hücresinden çıkar çıkmaz hemen eski kraliçenin
yerini tutamaz. Çünkü henüz yumurtlamaya başlamamıştır.
Yumurtlayabilmek için kraliçenin öncelikle çiftleşmesi gerekir. Ancak
çiftleşme hiçbir zaman kovan içinde gerçekleşmez. Kraliçe bir süre
sonra kovan dışına çıkar ve çiftleşmek için erkek arılar arar.48
Kraliçe arının kovan dışına çıktığı iki durum vardır. Çiftleşme uçuşu
ve "oğul verme" zamanı. Bu iki dönem dışında kraliçe kovandan dışarıya
çıkmaz.
Çiftleşme uçuşuna çıkmadan önce kraliçe kovan içinde sürekli dolaşır.
5. ve 6. günlerde sık sık kovan kapısına gider. Bir hafta dolduğunda
ise kovanın konumunu öğrenmek ve çevreyi tanımak için kısa mesafeli
uçuşlara çıkar. Bu uçuşlar bir dakika ile başlar. Günler geçtikçe uçuş
süresi yarım saate kadar çıkar.

Kraliçenin Çiftleşme Uçuşu
Kraliçe çiftleşmek için kovandan bir grup arıyla birlikte yola çıkar.
Bir süre sonra beraberindeki arılardan ayrılır ve erkek arıların
toplandığı alanlara doğru tek başına uçar. Bu alana belli bir oranda
yaklaştığında erkek arıların kendisini bulmalarını sağlayan bir tür
feromon salgılamaya başlar.
Hayvanlar hakkında bilgiler 066Erkek
arıların kraliçeyi fark etmeleri ile gerçekleşen ve "çiftleşme uçuşu"
adı verilen bu uçuş, kraliçe arı pupasından çıktıktan 10 gün sonra
gerçekleşir.50 Kraliçe arıların üreme organları, yumurtaları üreten iki
yumurtalık ve çiftleşme uçuşu sırasında erkeğin spermatozoasının
yerleştiği "spermatheca" adı verilen vücudunun arka tarafındaki bir
kesecikten oluşur. Bu kesecik koloninin yeni elemanları olan arıların
hayatında oynayacağı rol nedeniyle son derece önemli bir göreve
sahiptir. Erkek ve dişi arıların çiftleşmesi havada iken gerçekleşir.
Döllenmeden sonra kraliçe arı kovana geri dönerken erkek arılar
genellikle hayatlarını kaybederler.
Çiftleşme döneminde kraliçenin 3-12 arasında uçuş yaptığı ve her
defasında başka bir erkek arıyla çiftleştiği tespit edilmiştir. Tek bir
erkek arının spermleri bu keseyi doldurmaya yetmediği için kraliçe
birden fazla erkek arıdan sperm alır.51 Döllenmeden sonra erkek
arılardan gelen bütün spermler sperm kesesinde biriktirilir. Kraliçe,
4-5 senelik ömrü boyunca çiftleşme uçuşu sırasında edindiği bu
spermleri kullanacaktır.52 Döllenmiş bir kraliçe arının keseciğinde
(spermatheca'da) ortalama olarak 6 milyon sperm bulunur.53 Diğer pek
çok canlıdaki üreme hücrelerinin aksine erkek arıların spermleri
kraliçenin vücudunda bozulmadan senelerce muhafaza edilebilecek bir
yapıya sahiptir. Bu da arının vücudundaki kusursuz tasarımın başka bir
yönüdür.
Spermler kraliçe arının vücudunda biriktirilir. Ancak spermler
yumurtlama sırasında kendileri gidip de dölleme yapamazlar.
Yumurtaların döllenmesini her aşamasında kontrol eden kraliçedir.
Kraliçe arı bu keseden kendi isteğine göre sperm bırakarak döllenmeyi
düzenler. (Son derece mucizevi olan bu işlem kitabın ilerleyen
bölümlerin dedetaylı olarak incelenecektir.)

Yılda Bir Milyon Yumurta...
Kraliçe arı çiftleşme işleminden yaklaşık 2-3 gün sonra, işçi arılar
tarafından hazırlanmış olan hücrelere yumurta bırakmaya başlar.
İlkbahar başlangıcından sonbahar ortalarına kadar süren yumurtlama
işlemini, kraliçe arı hayatının sonuna kadar hiç durmadan devam ettirir
.
Bir kraliçe yumurtlama dönemi boyunca, günde 1500-2000 yumurta
yumurtlar.54 Bu sayı gerekli olan hallerde 3000'e kadar
çıkabilmektedir.55 Kraliçenin yumurtlama süratinin ortalaması alınacak
olunursa her dakikaya bir yumurta isabet ettiği görülecektir.
Hayvanlar hakkında bilgiler 067aBir
yumurtlama dönemi boyunca, tek bir kraliçe arının 500 bin ile 1 milyon
arasında yumurta bıraktığı tespit edilmiştir.56 Kraliçenin ömrü dikkate
alındığında bu, tek bir kraliçe arının milyonlarca yumurta bırakması
demektir. Bundan başka kraliçe arının bir gün boyunca bıraktığı
yumurtaların toplam ağırlığı kraliçenin kendi vücut ağırlığına eşittir.

Kraliçe arı yumurtlayacağı zaman, ilk olarak başını petek hücresinin
içine sokar ve hücreyi kontrol eder. Hücrenin boş olduğuna ve yumurtayı
bırakması için uygun özelliklere sahip olduğuna kanaat getirdikten
sonra vücudunun arka kısmını hücrenin içine doğru sarkıtır. Daha sonra
uzun yumurtasını hücrenin dibine dikkatli bir şekilde bırakır.
Yumurtlama işlemi biter bitmez de hemen başka hücrelere doğru yönelir.
Bu işlemleri kraliçe arı günde en az 1500 defa tekrarlar. Yaptığı
işlemin yoruculuğuna rağmen aynı titizliği ve dikkati istisnasız her
yumurta bırakışında gösterir.57

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:43 am

İPEK MUCİZESİ
Hayvanlar hakkında bilgiler 46bÖrümceklerin
ağ kurmak için kendi vücutlarında ürettikleri ipeksi iplikleri
kullandıkları herkes tarafından bilinmektedir. Ancak bu ipeğin üretim
aşamaları ve genel özellikleri bilinmemektedir. Örümceklerin ürettiği
ve çapı bir milimetrenin binde birinden daha küçük olan ipek iplik,
aynı kalınlıktaki çelik telden beş kat daha sağlamdır. Bunun yanısıra
kendi uzunluğunun dört katı kadar esneyebilir. İpeğin diğer bir çarpıcı
özelliği ise son derece hafif olmasıdır. Bunu şöyle bir örnekle de
açıklayabiliriz. Dünyanın çevresi boyunca uzatılacak bir ipek ipliğin
ağırlığı sadece 320 gram gelir.
Hayvanlar hakkında bilgiler 54aYukarıdaki
teknik bilgileri tekrar gözden geçirmekte yarar var. İpliğin çelikten
beş kat daha sağlam olması, üzerinde durmadan geçilebilecek bir konu
değildir. Çünkü bilinen en sağlam malzemelerden olan çelik büyük
tesislerde, birçok teknik kullanılarak elde edilen bir alaşımdır.
Çelikten beş kat daha sağlam olan örümcek ipi ise büyük tesislerde
üretilmez; bir böcekten salgılanır. Hemen her yerde rastlayabileceğimiz
herhangi bir örümcek bu ipi üretebilir. Çelik ağır bir malzemedir bu
nedenle kullanımı son derece zordur. Yüksek ısıda dev fırınlarda
üretilip, kalıplarda soğutularak kullanıma hazır hale getirilir.
Örümcek ipi ise son derece hafiftir. Dev fırınlarda ve kalıplarda değil
örümceğin küçük vücudunda üretilir.
Örümcek ipinin bir başka mucizevi özelliği ise çok esnek olmasıdır. Hem
sağlam hem esnek malzeme bulmak çok zordur. Örneğin çelik halat en
sağlam malzemelerden biridir. Fakat kauçuk halatlar gibi esnek
olmadıklarından zamanla deforme olurlar. Kauçuk halatlar da kolay kolay
deforme olmamalarına rağmen, yeterince dayanıklı olmadıkları için ağır
yükleri kaldıramazlar. Buna karşın, yukarıda belirtildiği gibi,
örümceğin ipliği aynı kalınlıktaki çelik telden beş kat daha sağlam,
yine aynı kalınlıktaki kauçuktan yüzde otuz daha esnektir. Teknik
olarak ifade etmek gerekirse; örümceğin halatı, kopma mukavemet değeri
ve kopma öncesindeki uzama oranı bakımından eşi benzeri olmayan bir
malzemedir.
Hayvanlar hakkında bilgiler 54bÖrümcek
hakkında son birkaç on yılda yapılan araştırmalar sayesinde öğrenilen
bu bilgiler birçok soruyu beraberinde getirmiştir. Örneğin; eğer çelik
ve kauçuk halatlar insanoğlunun yüzyıllarca edindiği bilgi birikimiyle
yapılıyorsa, bunlardan çok daha üstün olan örümcek ipi hangi bilgi ile
yapılıyor? Nasıl olup da insanoğlu bunun formülünü tam olarak keşfedip
uygulamaya geçiremiyor? Örümcek ipliğini bu kadar üstün yapan nedir?
Bunun cevabı ipeğin yapısında gizlidir. Kimyasal madde üreten
uluslararası şirketlerin yaptırdığı özel araştırmalar sonucunda,
örümcek ipliğinin yapısı tamamen olmasa da kısmen çözülmüştür.

İpeğin Yapısı
Örümceklerin yaptıkları ipek, bilinen doğal ya da sentetik liflerden
çok daha güçlüdür. Bunu keşfeden bilim adamları örümceğin nasıl bir
sistemle bunu yaptığını keşfetmek için çalışmalar başlatmışlardır.
Önceleri bunun ipekböceğinden ipek alınması kadar kolay olabileceğini
düşünmelerine rağmen bir süre sonra yanıldıklarını anlamışlardır.
Danimarka'daki Aarhus Universitesi'nden evrimci zoolog Fritz Vollrath
örümcekler üzerinde yaptığı araştırmaların sonucunda örümceklerin
ürettikleri ipeğin, onlardan direkt olarak alınarak yapılmasının mümkün
olmadığını görmüştür.
Bu durumda bilim adamları alternatif olarak "yapay örümcek ipeği
üretimi" fikriyle ortaya çıkmışlardır. Ancak öncelikle
araştırmacıların, örümceğin nasıl ipek ürettiğini bulabilmeleri
gerekmektedir ki bu oldukça uzun yıllar almıştır. Zoolog Vollrath, son
dönemlerde yaptığı çalışmalar neticesinde bu yöntemin önemli bir
bölümünü keşfetmiştir. Örümceklerin uyguladığı metod, naylon gibi
sentetiklerin yapımında uygulanan yönteme benziyordu. Örümcekler
ipeklerini, asitleyerek sertleştiriyorlardı.
Çalışmalarını, Araneus diadematus adı verilen bahçe örümceği üzerinde
yoğunlaştıran Vollrath, ipek örümcekten çıkmadan önce, ipeğin
oluşturduğu boruyu inceledi. İpek, bu kanala girmeden önce, sıvı
proteinlerden oluşuyordu. Kanalın içinde özel hücreler, ipek
proteinlerindeki suyu kendilerine çekiyorlardı. Hidrojen atomları ise
diğer bir kanalda pompalanan suyu alıyorlar ve bir asit havuzu
oluşturuyorlardı. İpek proteinleri asit ile biraraya geldiğinde,
birinden diğerine bir köprü
oluşturuyor ve bu şekilde son derece kuvvetli bir ipek oluşuyordu.
Ancak elbette ki ipeklerin oluşumu bu anlatımdaki kadar basit değildir.
Bir ipeğin ortaya çıkabilmesi için çeşitli maddelere ve farklı
özelliklerdeki keselere ihtiyaç vardır.
Örümcek ipliklerinin hammaddesi, örgülü helezonik amino asit
zincirlerinden oluşan "keratin" adlı proteindir. Bu madde insanların
saçlarında, vücut tüylerinde ve hayvanların boynuzlarında da bulunur.
Örümcek ipliğinin temel hammaddesini oluşturan bütün proteinler,
çeşitli avların sindirilmesi ile elde edilen amino asitlerin
sentezlenmesinden elde edilirler. Öyle ki örümcekler, kendi ağlarını
tekrar yiyip sindirerek dahi, yeni ağ üretimi için gerekli olan
proteinleri vücutlarında üretebilirler.
Örümceklerin kuyruklarında altı bölümden oluşan ve ipek kesesi denilen
bir bölge vardır. Keselerin her birinde farklı salgılar üretilir. Bu
keselerin salgıları değişik kombinasyonlarda birleşerek, farklı türdeki
ipek iplikleri meydana getirir. Keseler arasında büyük bir uyum vardır.
İpeklerin üretimi sırasında örümceğin vücudunda bulunan son derece
gelişmiş özelliklere sahip pompalar, vana ve basınç sistemleri
kullanılır. Üretilen ham ipek, musluk gibi çalışan memeciklerden lif
şeklinde dışarı akıtılır. Örümcek bu memeciklerin püskürtme basıncını
dilediği şekilde değiştirebilir. Bu son derece önemli bir özelliktir.
Çünkü bu işlem sayesinde sıvı keratini oluşturan moleküllerin yapısı da
değişmiş olur. Valfler üzerindeki kontrol mekanizması sayesinde, iplik
üretilirken ipliğin çapı, direnci ve elastikiyeti de değiştirilebilir.
Böylece ipeğin kimyasal yapısı değiştirilmeden ipliğe istenilen
fiziksel özellikler kazandırılır. Eğer iplik üzerinde daha köklü bir
değişim isteniyorsa bir başka bezin kullanımına geçilmesi
gerekmektedir. Salgılanan farklı özelliklere sahip iplikçikler arka
ayakların mükemmel kullanımı sayesinde istenilen doğrultuya
yönlendirilir.
Altı farklı keseden salgılanan maddelerin karışım oranları da çok
önemlidir. Örneğin yapışkan iplik üretilirken, yapışkanlık özelliği
veren maddenin az kullanılması durumunda ağ, böcek yakalama özelliğini
kaybedecektir. Çok kullanılması durumunda ise ağın kullanılabilme
özelliği azalacaktır. Bu ipeğin işe yarayabilir bir ipek olması için,
diğer beş salgı bezinin de aynı dengede çalışması şarttır.
Bütün bu işlemlerin başarıyla tamamlanması sonucunda her biri farklı
özelliklere sahip olan ve farklı işlevleri olan örümcek ipekleri ortaya
çıkar. İpek iplikleri o kadar sağlamdır ki zoolog Vollrath örümcek
ipeğinin kuvvetini "Örümceğin ipeği, Kevlar'dan çok daha kuvvetli ve
çok daha elastikidir. Kevlar, bilindiği gibi, insan yapımı en güçlü
sentetiktir." sözleriyle ifade etmektedir:

1
Hayvanlar hakkında bilgiler 51a
2
Hayvanlar hakkında bilgiler 51b
3
Hayvanlar hakkında bilgiler 52d
4
Hayvanlar hakkında bilgiler 52c
İPLİKÇİKLER MİKROSKOP ALTINDA
Soldaki ilk resimde Ecriballate isimli örümceğin yakalama ipeğinin 100
defa büyütülmüş hali görülmektedir. İpliğe yapışkanlık özelliğini
kazandıran sıvı kaplama maddesi damlacıklar halinde görülüyor (1). 300
defa büyütülmüş ikinci resimde, damlacıkların içinde kablo yumağı gibi
yuvarlanmış iplikçikler görülüyor. Her bir damlacıktaki yüzey gerilimi,
iplikçikleri bir araya getirip büzüştürerek bir tür çıkrık sistemi
oluştururlar. Zorlama durumunda bu yumak biçimli çıkrık sistemi boşalır
ve ipliğin çok büyük miktarlarda esneyebilir (2). 200 defa büyütülmüş
sağdaki resimden de anlaşılacağı gibi, Ecriballete örümceğinin kuru
ipliği yüzlerce mikro kuru iplikçiğin bir araya gelmesiyle oluşmuştur
(3). Bu ipekler herhangi bir sıvı ile kaplanmadıkları halde
yapışkandırlar. Bu yapışkanlık örümceğin ipeği salgılarken yaptığı
tarama işlemi sayesinde gerçekleşir. Ayaklardaki özel taraklar ile
yapılan tarama işlemi iplikleri iyice kabartır. Ancak 1.000 defa
büyütülmüş bir resimde de gözlenebilen bu kabarıklık ve yaratılan
elektrostatik etki, ipliğe yakalama özelliğini kazandırır (4).
Örümcek ipeklerinin üstün özellikleri bu kadarla da kalmamaktadır.
Sağlamlığı nedeniyle kurşun geçirmez yeleklerin yapımında kullanılan
bir tür plastik olan Kevlar'dan farklı olarak örümcek ipeği yeniden
işlenilip tekrar tekrar kullanılabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, çelikten daha sağlam, kauçuktan
daha esnek olan dünyanın en mükemmel malzemesinin, bir örümceğin
gövdesinde üretilmiş olmasıdır. En büyük tekstil fabrikaları, en
gelişmiş dokuma tezgahları, moleküler araştırmalar yapan, en son
teknolojilerle donatılmış kimya laboratuvarları bile örümcek ipliğinin
tam benzerini üretmeyi başaramamışlardır. Peki bir örümcek bu benzersiz
kimyasal yapıyı nasıl tasarlamıştır? Tasarladıktan sonra üretim için
gerekli olan hammaddelerin kaynağını nasıl tespit etmiş, gerekli olan
altı farklı temel maddenin üretimini nasıl gerçekleştirmiştir? Bu
maddelerin karışım oranlarını hangi ölçüm aletlerini kullanarak tespit
etmiştir? Karışımı yapacağı eş zamanlı, basınç kontrollü kesecikleri
kendisi mi dizayn etmiştir? Bu dizaynı yaptıktan sonra laboratuvara
benzer bir yapıyı, kendi vücudunda kendi isteğiyle mi inşa etmiştir?
Kuşkusuz bütün bu kusursuz özelliklerin evrimcilerin iddia ettikleri
gibi tesadüfler sonucunda oluşması mümkün değildir. Örümcek kendi
vücudunda yeni bir sistem üretemez. Nelere ihtiyacı olacağını önceden
belirleyip buna göre bir tasarım yaparak bunu vücuduna yerleştirmesi
mümkün değildir. Böyle bir düşünce hem bilimsellikten hem de mantık
ölçülerinden de uzaklaşmak olacaktır.
Her biri diğerinden farklı özelliklere sahip iplikler üreten böyle bir
sistemin kendi kendine ortaya çıkması ise mümkün değildir. Böyle bir
iddiada bulunmak bir hezeyandan öteye gidemez. Elbette ki gökleri ve
yeri yaratan Allah, örümceği de bu muhteşem sistemle birlikte
yaratmıştır. Allah herşeyi eksiksiz yaratan, her türlü yaratmadan
haberdar olandır. Allah'ın kusursuz yaratmasındaki düzen ve ölçü bir
ayette şöyle bildirilmektedir:

...O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)


Kullanım Amacına En Uygun Üretilen İplikler
Örümceklerin ağlarını örerken birden fazla iplik türü kullandıkları
genelde bilinmez. Oysa örümcekler farklı amaçlar için vücutlarında
farklı iplikler üretirler. Örümceklerin yaşamı düşünüldüğünde bunun ne
kadar önemli bir özellik olduğu hemen anlaşılmaktadır. Çünkü örümceğin
üzerinde dolaştığı ipliğin özelliği ile avını yakalamak için ya da
sıkıca sarabilmek için kullandığı ipliklerin birbirinden farklı olması
şarttır. Örneğin örümceğin üzerinde yürüdüğü iplik, avını yakalarken
kullandığı iplik gibi yapışkan olsa, örümcek ağa yapışıp kalacak ve
dolayısıyla da bu onun ölümüne neden olacaktır.
Hayvanlar hakkında bilgiler 48Avrupa'da
yaşayan "kurt örümceği" yumurtaları için eşsiz bir koruyucu koza
hazırlar. Bu koruma sert yüzeyiyle yumurtaları dış tehlikelerden korur.
Yumuşak ipekle maksimum konfor sağlar. Örümcek yumurtalarını kesenin
tepesindeki delikten içeri bırakır. Dahası bu deliği de kapatır ve
yumurtalar mükemmel bir zırha sahip olur. Hayvanlar hakkında bilgiler 47aOklahoma'da
yaşayan bir tür sıçrayan örümcek kendisi için kundaklar yapar. Örümcek
bir yaprak bulup ağına taşır. Daha sonra bu yaprağı kıvırarak uçlarını
salgıladığı özel bir ipekle birbirine tutturur. Yuvanın konforunu
sağlamak için, iç duvarlarını da ipekle kaplar. Bunu bir örnek üzerinde
görelim. Bir bahçe örümceği ağını kurarken, dört-beş farklı özellikte
ip kullanır. Bunların içinde örümceğin bir asansör gibi inip çıktığı ve
köprü gibi kullandığı
tutunma iplikleri, örümcek ağının iskeletini oluşturan temel ağ
iplikleri, avın yakalanmasını sağlayan yapışkan iplikler, ağdaki
iplikleri birbirine bağlayan birleştirme iplikleri vardır. Bundan başka
yakalanan avı sarıp sarmalamaya yarayan sarma şeritleri, örümceğin
evini oluşturan koza iplikleri, ayrıca yumurta keselerini oluşturan
kese iplikleri ve yavru örümcekleri dış tehlikelerden koruyan ipek
iplikleri de bu örümceğin imal ettiği değişik tipteki ipliklerdendir.
Bu ipek iplikler, hem esneklik hem de sağlamlık bakımından farklı
özelliklerde oldukları gibi, kalınlık ve yapışkanlık bakımından da
farklılıklar gösterirler. Örneğin, örümceğin yaşantısında büyük rol
oynayan tutunma ipi, yapışkan özellik taşımamasına rağmen, sağlam ve
esnek bir yapıya sahiptir. Örümceğin ağırlığının iki-üç katı ağırlığı
rahatlıkla taşıyabilir. Beraberinde yakalamış olduğu avını da birlikte
taşıyan örümcek, bu ipler sayesinde güvenle yukarı aşağı hareket eder.
Görüldüğü gibi örümceğin yaşayabilmek için çok farklı iplikleri
üretmesi ve üstelik bu farklı ipliklerin her birini doğru yerlerde
kullanabilmesi gerekmektedir. Bunlardan tek birinin olmaması dahi
örümcek için ölümcül olacaktır.
Bir örümceğin bu özelliklerin tümüne birden sahip olmadan hayatta
kalması mümkün değildir. Mükemmel ağlar örebilen, üstün mimari
tasarımlar yapan ama ağına yapışkanlık özelliği veremeyen bir örümcek
düşünün. Bu durumda örümceğin ağı hiçbir işe yaramayacaktır. Evrim
sürecinin kendisine yapışkan ağ örmeyi binlerce yıl öğretmesini
beklemesi gibi bir durum söz konusu bile değildir, çünkü bu durumda
örümcek birkaç gün içinde ölecektir. Ya da her çeşit iplik üretebilen
fakat ağ kurmayı bilmeyen bir örümcek düşünün. Elbette ki örümceğin
ürettiği iplikler hiçbir işe yaramayacak ve örümcek yine ölecektir.
Bütün iplikleri üretebilse fakat yumurtalarını koruduğu kese
ipliklerini üretemese bu defa da örümcek neslinin soyu tükenecektir.
Görüldüğü gibi örümceklerin evrimcilerin iddia ettikleri gibi, sahip
oldukları özellikleri zamanla kazanmak için bekleyecek vakitleri
yoktur.
Örümceklerin sahip oldukları özelliklerin hiçbir parçası evrim
teorisinin iddia ettiği gibi aşama aşama ortaya çıkmış olamaz. Dünya
üzerindeki ilk örümcekten itibaren tüm örümcekler eksiksiz bir şekilde
var olmak zorundadırlar. Bütün bunlar örümceklerin bir anda ortaya
çıktıklarını yani Allah tarafından yaratıldıklarının delilleridir.
Allah örümceklerdeki üstün yaratılış mucizesi ile bizlere sonsuz gücünü
ve benzersiz ilmini göstermektedir.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:44 am

Hayvanlar hakkında bilgiler Dil_baligi
DİL BALIĞI (Amogtossus latema)
Denizlerimizde
10 metreden 300-500 metreye kadar derinliklerinde, kumlu, çamurlu veya
çakıllı diplerinde fazla hareket etmeden ve uzun göçler yapmadan yaşar.
Boyları 20-25 santimetre olur. Dipteki omurgasızlar, küçük balıklar ve
böceklerle beslenir. Bahardan itibaren kıyılara sokularak
haziran-temmuz arasında üreme yapar. Kış aylarında eti dolgun ve
lezzettli olur. Genelde her mevsimde bulunan, ekonomik değeri yüksek
olan bir balıktır.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:44 am

DİKENLİ ÖKSÜZ (Prestedion cataphractum)
İsim
benzerliğine karşın kırlangıç ailesinden öksüz ile soydaşhğı yoktur.
Marmara, Ege ve Akdeniz sahillerinin 30-400 metreye varan derinliklerin
kumlu, çakıllı yosun kaplı zeminlerinde yaşar. Boyları 10-15, en çok 30
santimetre olabilir. Küçüklerine mıcır, büyüklerine çuka denir. Çiftler
halinde gezerek yosunlar, otlar, yumuşakçalar ve küçük kabuklularla
beslenir. Mayıs-temmuz arası ürer. Eti lezzetlidir fakat çok seyrek
bulunur.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hayvanlar hakkında bilgiler Empty Geri: Hayvanlar hakkında bilgiler

Mesaj tarafından MstfAldmr Perş. Şub. 04, 2010 10:44 am

Hayvanlar hakkında bilgiler Dagalasi
DAĞ ALABALIĞI (Salmo trutta macrosügma)
Çoruh,
Ege ve Konya Ereğlisi çevrelerinde dağ göllerinin soğuk, berrak ve
temiz sularında yaşar. Zaman zaman nehirlere de girer. Bilimsel olarak
dünyanın son buzul çağında dağ göllerinde kalıp, geliştiği teorisi
vardır. Boyu 40-60 santimetreden 1 metreye; ağırlığı da 1-3 kilogramdan
14 kilograma olabilir. 3-4 yaşırıda olgunlaşıp göllerin buzla
kaplandığı ekim-ocak aylarında yumurtalarını çakıllara bırakır.
Dişileri yaklaşık 3,500 yumurta bırakır. Çok lezzetli etinin yanısıra
sertlik ve çevikliği ile avcılığı da değerlidir.

_________________________________

Hayvanlar hakkında bilgiler Red-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Black-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Blue-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Green-bird-128Hayvanlar hakkında bilgiler Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz