Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Tarihi

 :: Spor :: Fenerbahçe

Aşağa gitmek

Tarihi Empty Tarihi

Mesaj tarafından MstfAldmr Paz Ara. 06, 2009 7:40 pm

Kuruluş Yılı: 1907
Kurulduğu Yer: Moda’da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı
Tarihi Kulup
Kurucuları: Nurizade Ziya Songülen Bey,
Osmanlı
Bankası memurlarından Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip
Okaner Bey, Hindli namıyla anılan Asaf Beşpınar Bey ve Enver Yetkiner.
İlk Başkan: Nurizade Ziya Songülen
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Tarihçesi
Bir asırlık bir tarihe ulaşmak üzere olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kuruluşu 1907 yılına rastlar.
Kulübümüz,
İstanbul’un Kadıköy semtinde, Nurizade Ziya Songülen, Şevkipaşazade
Ayetullah ve Samipaşazade Necip Okaner tarafından, gizlice kurulur.
Zira Padişah II. Abdülhamit’in baskı rejimi, Türk gençleri için, değil
kulüp kurmak, İngiliz ailelerinin oynadıkları futbol bile yasaktır.
Çünkü spor yapmak amacıyla da olsa, Türk gençlerinin bir araya gelmesi,
rejim için çok sakıncalı görülmektedir. Kuruluş toplantısında, Nurizade
Ziya Songülen Bey ilk başkan seçilirken, Şevkipaşazade Ayetullah Bey
ilk genel sekreterlik, Samipaşazade Necip Okaner ise ilk genel
kaptanlık görevlerini üstlenirler.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
kurucuları, amblem olarak adını aldıkları Fenerbahçe burnundaki fener,
renk olarak da Fenerbahçe yarımadasındaki papatyaların sarı-beyazı
seçerler. Kulüp logosu, 1910 yılında, futbol takımında sol açık
oynamakta olan Topuz Hikmet tarafından çizilecek, renkleri ise
sarı-laciverte çevrilecektir.
1908 Meşrutiyeti’nin ilanına kadar
çalışmalarını gizlice yürütmek zorunda kalır Fenerbahçe. Bu tarihten
sonra yürürlüğe giren Cemiyetler Kanunu’yla tescil edilir ve başarıdan
başarıya koşacak olan bir büyük camia, Türk sporundaki seçkin yerini
alır.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ilk futbol takımı, Asaf, Ziya
Hasan, Sami, Ayetullah, Mazhar, Necip, Fethi, Galip, Hüseyin, Hasan,
Nevzat’tan kurulu kadrosuyla, 1909 yılı sonbaharında İstanbul ligine
katılır. Ancak katıldığı ilk iki yıl boyunca varlık gösteremez.
1911-1912 sezonunda, Ali Said, Galip, Arif, İzzi, Hüseyin, Sabri,
Hikmet, Said, Hasan Kamil, Nuri, Miço’dan kurulu takımıyla ilk
şampiyonluğunu kazanır. Bu şampiyonluk büyük Fenerbahçe’nin şanlı
tarihine yazılan ilk şampiyonluk olmasıyla önemli olduğu kadar,
yenilmeden kazanılmış olmasıyla da önemlidir.
Tarihi Ilk_Amblem
Bugün
yüzbinlerce göğsü süsleyen “Fenerbahçe Kulüp Rozeti” 1910 yılında,
kulübümüzün 33 numaralı azası ve devrinin “Penaltı Kralı” olarak
bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizildi, Tevfik Haccar (Tasçı)
tarafından Almanya’da yapıldı.
Beş renkten oluşan rozette
“Fenerbahçe Spor Kulübü 1907″ yazısını taşıyan beyaz çerçeve; temizlik
ve açık yürekliliğin, kırmızı; sevgi ve bağlılığın ifadesi olup
bayrağımızı sembolize eder. Ortada bulunan kalp şeklindeki sarı;
Fenerbahçe’ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu
tasvir eder. Bu iki renk arasından yükselen palamut dalı ise,
Fenerbahçeliliğin kudret ve kuvvetinin ifadesidir. Yeşil renk ise
yükselen bu kudret için başarının mukadder oluşunu gösterir.
Topuz Hikmet rozetimizin hikayesini şöyle anlatır:
“Kulübümüzün
rengi sarı-beyazdan, sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni
renklerimizle bezenmiş bir rozet yaptırılması işi bahis mevzuu oldu.
Arkadaşlarım bu rozetin çizilmesini bana bıraktılar. İlk önce
bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra
kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve
üzerine de metanet, kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını
resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve tesis tarihini yazdım.
Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; Kalpten gelen bir
bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek. Çizdiğim şekil arkadaşlar
tarafından beğenildi ve yeni rozetlerimiz o tarihlerde Almanya’da
bulunan arkadaşımız Tevfik Haccar’ın delaletiyle orada yaptırıldı. Yeni
harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece
Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısı yeni harflerle tebdil olundu.”

Şükrü Saracoğlu Stadının Tarihi
Tarihi TarihiStadyum1
Fenerbahçe
Şükrü Saracoglu Stadı, yurdumuzun ilk nizami futbol sahasıdır. İlk
olarak Union Club adı altında 1908 yılında faaliyete geçmiştir. Bu
tarihten önce de alan Papazın Çayırı ismiyle bilinir ve burada futbol
karşılaşmaları yapılırdı. Yılların Papazın Çayırı’nın, bir futbol
stadyumu olması, bir tesadüf eseri gerçekleşmiştir.
1908 yılı
temmuzunda, Şehremini Operatör Cemil Bey’in (Cemil Topuzlu), hürriyet
kahramanlarına yardım amacıyla verdiği davetin konuklarından ve
yurdumuzda futbolu ilk oynayan ailelerden Reji Whittall‘in, gençliğin
spora ve özellikle futbola olan istek ve ilgisi doğrultusunda bir
futbol sahası yapılması gerekliliği yönündeki konuşmasının ertesi günü
bu kişiler, Fenerbahçe Başkanı Ziya Bey (Ziya Songülen), birkaç İngiliz
ve maruf Rıfat Bey’le bir toplantı yaparak, saha için en uygun yerin,
hazineye ait olan bu çayır olduğuna karar verdiler.
Başkatip Cevat
aracılığıyla konu, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit’e götürüldü. Teklifi
önce kabul etmeyen sultan daha sonra yıllığı 30 altın kira karşılığında
Union Club ile 20 yıllık bir sözleşme yapılmasına karar verdi. 3.000
altına mal olan, çayırın tahta perdeyle çevrilmesi ve bir lokal inşaatı
sonrasında saha, futbol karşılaşmalarını izleyen kışa kadar hazır hale
getirildi.
Ancak futbola olan ilginin azlığı, kiranın
karşılanamamasına neden oluyordu. Saha 1909 yılında bir yıllığına
Fenerbahçe Kulübü’ne kiralandı. Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi
üzerine İngilizler düşman konumuna geçtiler. Dolayısıyla Union Club ile
ilgilenmediler. Türk hissedarların da dağılması üzerine sahipsiz kalan
Union Club’a, 1915 yılında Kara Kemal tarafindan el konuldu ve ismi
İttihat Spor Kulübü olarak değiştirildi.
Basri Bay isimli bir
kişinin işletmeciliğine bırakılan, yeni ismiyle İttihat Spor Sahası,
İstanbul’un işgal devri ortalarına kadar tüm sportif faaliyetlerin yeri
oldu. 1922 yılında sahanın işletmesi, Basri Bey’in vekili olan Emin
Bey’e geçti. Bu kişi de bilinmeyen bir nedenle sahanın işletmesini, Ali
Sami, Cevdet ve Tevfik Bey’lerden oluşan bir heyete bıraktı.
Taksim
Stadı‘nın inşaatı ile birlikte, kendi haline bırakılan saha, 1929
yılında Fenerbahçe tarafından kiralandı ve 25 Ekim 1929 tarihinde
yapılan bir spor bayramı ile tekrar hizmete sunuldu. Aynı gün ismi
Fenerbahçe Stadı olarak değiştirildi. Bu tarihten itibaren gelişmeler
de başladı.
30 Eylül 1931 tarihinde yapılan inşaatla stadın
dışarısıyla ilişkisi kesildi. Yapılan birçok değişiklik sonrasında 13
Mayıs 1932 tarihinde, Vali Muhittin Üstündağ‘ın katıldığı törenle,
Fenerbahçe Stadı’nın açılışı yapıldı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
Kuşdili’nde bulunan lokalinin yanması sonrasında, kiracısı olduğu stadı
satın almaya karar vermesi, bugünlerde maraton tribününün yıkılmaya
başlandığı ve kapasitesinin yakın bir gelecekte 62.000 kişiye çıkacağı
modern stadyumun temel taşlarını oluşturmuştur. Ülkenin en önemli
kulübü olan Fenerbahçe’nin yangın nedeniyle düştüğü bu kötü durum,
devlet yöneticilerini de üzmüş ve onları Fenerbahçe’ye yardım etme
konusunda ikna etmiştir.
Şükrü Saracoğlu‘nun ve Kemal Onan‘ın da
üstün gayretleriyle, 36.000 metrekarelik bu alan ve içinde bulunan
bina, 27 Mayıs 1933 tarihinde, 9.000 TL bedeli 10 ayda ödenmek kaydıyla
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün malı oldu. Bununla birlikte Fenerbahçe,
Türkiye’de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. Bu
gurur verici unvan aynı zamanda bazı sorumluluklar da getiriyordu
beraberinde. Sorumluluklarının bilincinde olan Fenerbahçe, 14 Temmuz
1933 tarihinde yapılan bir eşya piyangosundan elde edilen 17.000
liralık geliri Fenerbahçe Stadı’na harcadı. Aynı yıl törenlerle yapılan
açılışta, ikinci başkan Celal Bey şunları söylüyordu:
“Muhterem
hanımefendiler, beyefendiler. Üç senedir yeni bir hamlede ve başarılmış
yeni bir işle huzurunuza çıkıyoruz. Üç senelik dar ve kısa bir zamana
sıkıştırılmış olan bu işler şunlardır; 25 senelik, canlı ve
muvaffakiyetli bir hayatın hatıralarını taşıyan eski kulüp binası,
kaderin hain ve kötü bir tamahına kurban olarak yandı. Simsiyah bir
gecenin sabahı kendimizi simsiyah bir kömür yığını karşısında bulduk.
Elimizde Fenerbahçe isminden başka hiç bir sey kalmamıştı. Yangından
çok az zaman evvel fakir bir kiracı olarak girdiğimiz bugünkü
Fenerbahçe Stadı’na elimizde kalan enkaz ile sığındık. Bu sene
Fenerbahçe 26. yıl dönümünü kutlarken yeni ve büyük bir mazhariyete
erdi.
Gazi hazretleri gençliğe ve Fenerbahçe’ye büyük ve kıymet
biçilmez bir iltifatta bulundular. Heykellerinin Fenerbahçe Stadı’na
dikilmesine müsaade ettiler. Bütün Fenerbahçeliler aczimizle, bu aczi
mutlakla buna nasıl teşekkür edeceğimizi bilmiyoruz. Bu heykelle bu
saha yıkılmaz ve dağılmaz bir kütle haline gelmiştir. Bu topluluk,
bütünlük ve birlik aynı zamanda bütün memleketin bir sembolüdür de. Bu
heykel burada azmin ve tesanütün ve disiplinin bir resmi olarak
yükseliyor. Bu heykele bakanın kalbi temiz ve yeni bir hamle ile
çarpar. Bu heykele bakan bozguncu ve serkeş olamaz bu heykele bakanın
kalbi yenilmez ve yenilemez.“

_________________________________

Tarihi Red-bird-128Tarihi Black-bird-128Tarihi Blue-bird-128Tarihi Green-bird-128Tarihi Yellow-bird-128
MstfAldmr
MstfAldmr
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1040
Kayıt tarihi : 26/11/09

https://trfrm.catsboard.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 :: Spor :: Fenerbahçe

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz